"يشكل مشكلة" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir problem
        
    • bir sorun
        
    • sorun teşkil
        
    • sorun yaratmaya
        
    - Batı kıyılarında öyle bir problem olduğunu bilmiyordum. Open Subtitles لم اكن ادرك ان ذلك يشكل مشكلة هنا في الساحل الغربي انها كذلك
    - Batı kıyılarında öyle bir problem olduğunu bilmiyordum. Open Subtitles لم اكن ادرك ان ذلك يشكل مشكلة هنا في الساحل الغربي انها كذلك
    Orada durup bana seçimlerin ortasında karını boşamanın ve benimle Beyaz Saray'da yaşamanın sadece ufacık bir problem olduğunu mu savunacaksın? Open Subtitles طلاقك من زوجتك وانتقالي إلى البيت الأبيض خلال فترة الانتخابات، لا يشكل مشكلة أبداً؟
    Ve ben bunu devam eden çok büyük bir sorun olarak görüyorum. TED وبرأيي أن هذا يشكل مشكلة حقيقية في المستقبل.
    küresel ısınma bir sorun olsa da olmasa da bu çözümleri uygulamak isteriz çünkü onların insani ve gezegensel mutluluğa çok fazla yararı var. TED نحن نحتاج إلى تطبيق هذه الحلول سواء كان الاحتباس الحراري يشكل مشكلة أم لا، لأن لهم فوائد متتالية لرفاه البشر والكوكب.
    Ama artık sorun teşkil etmiyor. Open Subtitles لكنه لم يعد يشكل مشكلة
    Varlığı ciddi bir sorun teşkil ediyor. Open Subtitles وجودها يشكل مشكلة خطيرة
    Barry'nin hafıza kaybı sorun yaratmaya başladı. Open Subtitles -كل شيء فقدان (باري) لذاكرته بدأ يشكل مشكلة
    Bunun bir problem olduğunu hiç düşünmemiştim. Open Subtitles لذا لم أكن أظن أن ذلك يشكل مشكلة
    Giderek karşılaştığımız sorunlarla ilişkisini yitiriyor. Örneğin, Küresel salgın hastalıklarla, sınırlar ötesi bir problem; HIV ile, uluslar ötesi bir problem; piyasalar ve göç ile, ulusal sınırların ötesine giden bir şey; terörizmle ve savaşla, artık hepsi sınırların ötesinde problemler. TED نجدها على نحو متزايد غير متعلقة بالقرارات التي نواجهها، مثل الأوبئة وهي مشكلة عابرة للحدود مرض الإيدز الذي يشكل مشكلة لأكثر من دولة مع الأسواق والهجرة، شيء يتعدى حدود الوطن، مع الإرهاب، مع الحروب أصبحت الآن جميعها مشاكل عالمية
    -Ve bu daha büyük bir problem. -Nasıl? Open Subtitles وذلك يشكل مشكلة أكبر كيف ذلك؟
    Sanırım bir problem olmaz? Open Subtitles أفترض أن هذا لن يشكل مشكلة ؟
    - Marks bir problem olmayacak. Open Subtitles إنّ (ماركس)لن يشكل مشكلة.
    Sihirli korumak için sadece var. Bu amaçla, oğlunuz oldu... bir sorun. - Kolay. Open Subtitles نحن فرقة محايدة ، نوجد فقط لنحمى السحر و بالنسبة لهذا أصبح ابنك يشكل مشكلة
    Bu kitabın film haklarını istiyorum ve yazarla iyi arkadaş olduğuna göre senin için bu bir sorun olmamalı. Open Subtitles أريد حقوق الفيلم لهذا الكتاب وبما أنك صديقة جيدة للكاتب فذلك لن يشكل مشكلة
    Ama bu yaz Kuzey Kutbu özgür olabilir. Buzlar, daha da büyük bir sorun olacak. Open Subtitles ولكن هذا الصيف قد يكون القطب الشمالي خالي من الجليد، مما يشكل مشكلة أكبر
    Barry'nin hafıza kaybı sorun yaratmaya başladı. Open Subtitles -كل شيء فقدان (باري) لذاكرته بدأ يشكل مشكلة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more