her şey farklı olabilir, her şey ne hissettiğini sergileyebilir. | TED | لذلك يمكن أن يصبح كل شيء مختلفًا، ويمكن لكل شيء أن يجسد شعوره. |
O iş de biraz zaman alacak gibi. Her neyse. Ne olursa olsun her şey yoluna girecek. | Open Subtitles | مهما طال الآمر الهدف هو أن يصبح كل شيء على مايرام |
Ama hizalanma sırasında tüm Dokuz Diyar, her şey bağlantılıdır. | Open Subtitles | ولكن خلال التعامد، يصبح كل شيء متصلاً، العوالم التسع |
O gün, her şey duruyor ağaçlar bile hışırdamayı kesiyor ama ben hala hareket ediyorum, hareket etmek istiyorum ama hareket edebileceğim bir yerim yok, gidecek hiçbir yerim yok. | Open Subtitles | .في هذا اليوم. يصبح كل شيء بلا حراك ,حتى أن الأشجار.. |
Yıllardır görüşmedik diye her şey bir anda normale mi döndü? | Open Subtitles | لا أراك لمدة طويلة ومن ثم يصبح كل شيء على ما يُرام فجأة ؟ |
Ve "kurallara uyarsam, her şey yolunda gider" dersin. | Open Subtitles | وأنت تعتقد، انك تعرف إذا كنت ستتبع القواعد سوف يصبح كل شيء على ما يرام |
Hepinizin aile olduğunu hatırlıyorum her şey iş olarak bakmadan önce birbiriniz için yapamayacağınız .hiçbir şeyin olmadığı zamanları. | Open Subtitles | أتذكر عندما كنتم جميعكم عائلة عندما لم يكن هناك أي شيء لم نكن لنفعله لبعضنا قبل أن يصبح كل شيء مجرد عمل |
Yağmur yağdıktan sonra her şey mavimsi olur. | TED | بعد تساقط الأمطار، يصبح كل شيء مزرقًا. |
Hubble Derin Alanı'na dönersek sadece Hubble'ı kullanarak evrenin derinliklerini bakmaya devam edersek belli bir mesafe uzaklaştığımızda her şey kırmızı olacak, bu da bize bir problemi işaret ediyor. | TED | لذا إذا عدت إلى حقل هابل العميق وواصلنا التحديق بشكل أعمق في الكون ومن خلال استخدام تيليسكوب هابل، فعندما نصل إلى مسافة معينة، يصبح كل شيء أحمر اللون. وهذا الأمر جزء من المشكلة، |
Diğer bütün düşünceleri sıkarak atar bütün diğer duyguları boğar ta ki hiddet dışında her şey ölür. | Open Subtitles | يمكنها كبح كل الأفكار الأخرى ... وخنق كل العواطف الأخرى حتى يصبح كل شيء خامداً عدا الغضب |
Umarım her şey yolunda gider. Elimizden geleni yaptık. | Open Subtitles | أتمنى ان يصبح كل شيء على مايرام |
her şey bu kadar üne kavuşmadan önce. | Open Subtitles | قبل ان يصبح كل شيء منمّقاً لعيناً |
her şey bu kadar üne kavuşmadan önce. | Open Subtitles | قبل ان يصبح كل شيء منمّقاً لعيناً |
Ben her şey benim hatam olsun isterim, iyi ya da kötü. | Open Subtitles | أريد أن يصبح كل شيء خطأي، سيء أو جيد |
her şey sessizce gözümün önünden kaybolduğunda beni var eden her şeyin görünmez parçalar hâlinde uçuştuğunu görüyorum. | Open Subtitles | "عندما يصبح كل شيء ثابت أمامعيني،أرىكلشيءكوني... يتطاير بعيداً في هيئة قِطع مخفية ..." |
her şey çok güzel olacak. | Open Subtitles | سوف يصبح كل شيء رائع |
her şey hazır olana kadar bilemez. | Open Subtitles | ليس حتى يصبح كل شيء جاهز, |
Bu şekilde her şey daha net. | Open Subtitles | بتلك الطريقة يصبح كل شيء واضح |
- Koşarken her şey o kadar basit ki. | Open Subtitles | يصبح كل شيء بسيطاً عندما أجري |
Ve bu ilginç başlangıcın sonunda, günün birinde birden dışarı çıkarılıyorlar ve hayatlarında ilk kez, 18 yaşında, güneşin doğuşunu görüyorlar. Ve güneşin, o nefes kesici güzel manzaranın eteklerine vurduğu ilk ışıkları gördükleri o berrak anda, karanlıkta öğrendikleri her şey birden çarpıcı bir mutlulukla onaylanıyor. Ve rahip geri adım atıp “Görüyor musunuz? Gerçekten size anlattığım gibi. | TED | وفي نهاية هذا الاستهلال العجيب ويوم ما يتم أخذهم فجأة ولأول مرة في حياتهم، في عمر 18 عاماً يرون شروق الشمس. وفي تلك اللحظة الجلية للوعي لأول ضوء عندما تبدأ الشمس في نشر ضوئها على الأفق الرائع المنظر فجأة يصبح كل شيء قد تعلموه مؤكداً في مجد آخاذ. ثم يتراجع الكاهن ويقول، "هل ترى؟ إنها فعلا كما أخبرتك. |