Ama saat gibi çalışıyor. Artık böylelerini yapmıyorlar. | Open Subtitles | ولكنّها تعمل بشكل ممتاز، لم يعودوا يصنعوها بهذا الشكل |
Bunun gibisini artık yapmıyorlar. | Open Subtitles | آه، إنهم لم يعودوا يصنعوها بهذا الشكل بأيامنا هذه |
Tam bir tanrıça! Artık böyle şeyler yapmıyorlar, haberin olsun. | Open Subtitles | رائعة جداً, لم يعودوا يصنعوها بهذه الطريقة دعيني أؤكد لك هذا |
Bir gün Mick, Raskolların çelik borulardan ve tahta parçalarından ürettikleri acayip silahları eve getirdi. | Open Subtitles | ويوما ما، (ميك) أتي إلى المنزل بتلك الأسلحة أسلحة بدائية يصنعوها الـ"راسكلز" من الأنابيب الحديدية، وقطع الخشب |
Tıpkı kafalarında bulunanlar gibi, bu fabrikada ürettikleri çipler sadece bir başlangıç Hector. | Open Subtitles | الشرائح التي برؤوسهم وكذلك الشرائح التي يصنعوها بهذا المصنع... تمثّل البداية فحسب يا (هيكتور) |
Yaparlarken ifade ettikleri gibi, "Alıştıkları gibi yapmıyorlar onlar." Onların bahsettiği işte bu gemi. | Open Subtitles | عندما قالوا العبارة "لم يصنعوها كما اعتادوا أن يفعلوا" هذه السفينة هي ما كانوا يتحدثون عنه |
Saat gibi çalışır ama. Bunun gibilerini yapmıyorlar artık. | Open Subtitles | و تعمل كالساعة لم يعودوا يصنعوها هكذا |
Bundan daha büyük ekran yapmıyorlar. | Open Subtitles | انها اكبر شاشة يصنعوها |