Bu da onları kara ve deniz yoluyla sınırı geçebilmek için insan kaçakçılarına hayatlarını emanet etmek zorunda bırakır. | TED | ما يعني أنهم غالبا سيسافرون فقط عبر البحر أو البر وقد يضطروا أن يتعاملوا مع مهربين لمساعدتهم على عبور الحدود. |
Bir mucize eseri mahallede bütçemize göre bir ev bulabilirsek seni okula almak zorunda kalacaklar. | Open Subtitles | لو بمعجزة ما، أمكننا العثور على منزل في الحي يمكننا تحمل نفقته. ربما يضطروا أن يقبلوك. |
Polis detayları saklar ki bir sürü deliyle uğraşmak zorunda kalmasın. | Open Subtitles | فالشرطة يمنعون التفاصيل حتى لا يضطروا أن يتعاملوا مع الكثير من المعتوهين |
Bir mucize eseri mahallede bütçemize göre bir ev bulabilirsek seni okula almak zorunda kalacaklar. | Open Subtitles | لو بمعجزة ما، أمكننا العثور على منزل في الحي يمكننا تحمل نفقته. ربما يضطروا أن يقبلوك. |