Yeğenimin Wheal Grace'deki hisselerinin satışına itiraz ediyor. | Open Subtitles | إنه يطعن في بيع اسهم .إبن قريبي في ويل جريس |
Her zaman ağlayan bebekler için durdururdum ve birbirini bıçaklayan adamlar için. | Open Subtitles | أنا دائما أوقفها دائما عندما يبكي الصغار أو عندما يطعن أحدهم الاخر! |
Evet, ama ateş eden kişinin birini bıçaklaması çok zor bir ihtimal. | Open Subtitles | أجل، لكن من النادر أن يطعن قناص أحداً |
Yani Holly vurulurken sevgilisi Egan şehrin öteki tarafındaki Nomar'ı bıçaklıyordu. | Open Subtitles | , إذا بينما كانت تتعرض هولى لإطلاق نار . حبيبها إيجان كان يطعن نومار عبر المدينة |
Ray, acele et. Buraya gel. Dev böcek iğnesini şişko adama sokuyor. | Open Subtitles | راي أسرع إلى هنا العملاق يطعن السمين بالشيء |
Ve bunu yapan her kimse, zehirlendiğini biliyordu. Bilmeden, kimse gidip bir cesedi bıçaklamaz. Gerçekten mi? | Open Subtitles | و مهما كان من فعلها، لابد و أنه علم بذلك لا يمكن لأحد أن يطعن جثة و لا يعلم بذلك |
anlamıyorum kurbanımızı bıçaklayıp tekrar geri çeken nasıl bir şey olabilir | Open Subtitles | لا أفهم كيف يخرج شيئاً من هناك يطعن ضحيتنا ويعود مجدداً |
Çocuğu o bıçaklamadı. | Open Subtitles | لم يطعن هذا الصبي |
Eğer Mike babasını bıçakladıysa Bizim savunmamız da bir yalan mı? | Open Subtitles | ماذا لو أن (ميك) لم يطعن والده ، وأن دعاءه أن أباه اضطهده غير صحيح أيضا ؟ |
Bir adamı bıçaklamadan önce, hayat koçu olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعرف أنه قبل أن يطعن الرجل كان يعمل كمدرب حياة؟ |
Bir vampiri kalbinden bıçaklayınca kılıç kendi içine sihirli bir kanal açarak ruhlarınızı yarattığınız kişisel cehennemize aktarır. | Open Subtitles | ما إن يطعن مصّاص دماء به في القلب، إلّا ويغدو السيف قناة سحريّة إذ ينقل روحه لهذا الحجر البغيض صانعًا جحيمه الخاصّ. |
Al Fayeed fonunu temsil eden hukukçular vasiyete itiraz ediyor. | Open Subtitles | الفريق القانوني الذي يمثل (الفايد) , يطعن في صحة الوصية |
- Buna kimse itiraz edemez. | Open Subtitles | لا أحد يطعن في هذا |
Vasiyetlere her zaman itiraz edilebilir. | Open Subtitles | الوصايا يطعن بها طوال الوقت |
Doğruluğu bıçaklayan o. | Open Subtitles | يطعن الحقيقة في عينيه أنا أستمع إليك ما هي الحقيقة؟ |
Sor bakalım, Darryl insanları sırtından bıçaklayan kötü bir arkadaş mıymış. | Open Subtitles | لما لا نسأل إذا كان ديريل صديق سيئ و يطعن الناس من الخلف |
Hayır. Sanırım biri karımı bıçaklaması için Miller Beck'e para verdi. | Open Subtitles | كلاّ، اعتقد أن أحداً قد دفع لِـ(ميلر بيك) كي يطعن زوجتي |
Stefan'ın seçilen kartı bıçaklaması gerekiyordu. | Open Subtitles | السحر ، كان من المُفترض بـ(ستيفان) أن يطعن البطاقة المُختارة |
Zeus gökyüzünü şimşeklerle bıçaklıyordu. | Open Subtitles | يطعن زيوس السماوات بالصواعقِ. |
James Bradstone karısını bıçaklıyordu. | Open Subtitles | (جيمس برادستون) يطعن زوجته مراراً وتكراراً. |
Büyük kel adama bir çuval ingiliz anahtarıyla vuruluyor, ardından da mantar saçlı bir herif gözüne parmağını sokuyor. | Open Subtitles | رجل اصلع كبير يدخل ومعه مجموعة من الادوات ومن ثم يطعن في عينه من قبل رجل ذو قصة على شكل قدر |
- Ama bir insan, kullansın veya kullanmasın, 17 yaşındaki bir kızı 12 kez bıçaklamaz. | Open Subtitles | لكنّ الإنسان لا يطعن فتاةً .. في السابعة عشرة، اثنا عشر طعنة . سواءً كان متعاطياً أو لا |
Evet ama gitmeden bir çiftçiyi bıçaklayıp atını çaldılar. | Open Subtitles | بالطبع. لكن ليس قبل أن يطعن أحدهم مزارع ويسرق حصانه |
O çocuğu o bıçaklamadı. | Open Subtitles | هو لم يطعن هذا الصبي |
Eğer Mike babasını bıçakladıysa | Open Subtitles | ماذا لو أن (مايك) لم يطعن والده؟ |
Bir çok insan der ki bir insanın bu kadar büyük hacimdeki şirketler grubunu bir kaç insanı sırtından bıçaklamadan oluşturması ve yürütmesi imkansız.bazı çirkin işler yapmak falan. | TED | الكثير من الناس سوف يقولون أنه مستحيل أن يجمع شخص هذه التوليفة الهائلة من الأعمال من غير أن يطعن مجموعة قليلة من الناس فى ظهورهم و ايضا القيام ببعض الأمور القبيحة. |
Bir vampiri kalbinden bıçaklayınca kılıç kendi içine sihirli bir kanal açarak ruhlarınızı yarattığınız kişisel cehennemize aktarır. | Open Subtitles | ما إن يطعن مصّاص دماء به في القلب، إلّا ويغدو السيف قناة سحريّة إذ ينقل روحه لهذا الحجر البغيض صانعًا جحيمه الخاصّ. (ستيفان). |