Ayrıca sadece başka birini kazıklıyorsan ki o buna karşı gelir. | Open Subtitles | وحينها اذا كنت ستضرب اي شخص يعارضك في الرأي |
Büyük bir serveti ve bereketli toprakları olan bir hane çok güçlü bir donanması olan ve bir gün sana saldırabilecek bir haneye karşı senden koruma istiyor. | Open Subtitles | منزل لديه ثروة كبيرة وأراضِ خصبة يطلب حمايتك ضد منزل آخر لديه جيش قوي قد يعارضك يوم ما. |
Bütün dünya sana karşı sanıyorsun ama hatalısın. | Open Subtitles | وتحسب أن العالم بأسره يعارضك ولكنك مُخطئ |
Eğer bu doğru çıkarsa çoğu kişi onları tahliye etmenize karşı çıkmaz. | Open Subtitles | ولو كان هذا حقيقة، لن يعارضك الكثير من الناس هنا |
Ama biliyor musunuz? Eğer ebeveyniniz asla size tam anlamıyla karşı çıkmıyorsa... ve temelde size iyi davranıp destek oluyorsa... açıkça şikayet etmeniz daha da zorlaşıyor. | Open Subtitles | -لكن ، أتدري ، إن لم يعارضك أبويك في كل شيء ، وساندوك بشكل أساسي |
Bu dünyayı köleleştirip sana karşı olan herkesi yok ediyordun! | Open Subtitles | وأنت تستعبد هذا الكوكب... وقضيت على كل من يعارضك... |
Eğer bu doğru çıkarsa çoğu kişi onları tahliye etmenize karşı çıkmaz. | Open Subtitles | ولو كان هذا حقيقة، لن يعارضك الكثير من الناس هنا في محاولة إخلائهم ... |
Tüm kurul karşı çıksa bile kesinlikle geri adım atmıyorsun. | Open Subtitles | حتى لو حاول مجلس الإدارة كله أن يعارضك. |
Hiç kimse size karşı gelemez. | Open Subtitles | لا أحد يمكن أن يعارضك |
Kimse sana karşı gelemez. | Open Subtitles | لا أحد يستطيع أن يعارضك |
Birisi sana karşı geldi mi sonu böyle oluyormuş demek ki. | Open Subtitles | -هذا ما يحدث حينما يعارضك أحد |
- Size karşı çıktığında. | Open Subtitles | أجل - عندما يعارضك - |
Buna karşı çıkacak Mickey adında bir adamım var. | Open Subtitles | لدي رجل يُدعى (ميكي) قد يعارضك في هذا |