"يعذب" - Translation from Arabic to Turkish

    • işkence ediyor
        
    • eziyet
        
    • işkence yapıyor
        
    • işkence eden
        
    • azap çekiyor
        
    • işkence yapar
        
    • işkence ederken
        
    • işkence etmesine
        
    • işkence ediliyor
        
    sekiz taneden sadece biri işkence ediyor veya sakatlıyor. Aradaki fark çok çok dikkat çekici. TED واحد من أصل ثمانية يقتل، أو يعذب أو يشوه. المفتاح موجود في المنطقة الحمراء.
    Belki de Damon'a, yaptığını itiraf etmesi için işkence ediyor. Open Subtitles أوتعلم؟ ، ربما كان يعذب (ديمون) ليجعله يقر بما فعله
    Sırf kendini olduğundan daha iyi bir erkek gibi hissetmek için uzaklara yolculuğa çıkıp kendisine eziyet etmesine hiç gerek yoktu. Open Subtitles ليس من الضروري أن يعذب نفسه أكثر بالسفر بعيداً حتي يجعل من نفسه شخصاً أفضل عما هو عليه
    Biri filme çekerken diğeri işkence yapıyor. Efendi ve köle. Open Subtitles شخض يعذب بينما الثاني يسجل إتقان و توظيف
    Böylece iki rol oynamaya başladı işkence eden zanlı ve sempatik mahkum. Open Subtitles و هكذا تسنى له لعب دورين الجاني الذي يعذب و السجين المتعاطف
    "Aşkın ile her geçen günümde, kalbim daha çok azap çekiyor." Open Subtitles "كل يوم حبك يعذب القلب"
    Son duyduğumda, kedi yavrularına işkence yapar gibi bir ses geliyordu. Open Subtitles آخر ما سمعت، كأن أحداً يعذب هررة
    Bugün onu birine işkence ederken gördüm. Open Subtitles لقد رأيته يعذب أحدهم اليوم.
    Orada ne yaptığını gördünüz, kalabalığın zavallı çocuğa işkence etmesine izin verdi. Open Subtitles لقد رأيت ما فعله بالخارج لقد ترك الحشد يعذب الفتي المسكين
    Birine işkence ediliyor zannedecekler. Open Subtitles سوف يظنون أن أحدهم يعذب حتى الموت
    Sırf keyfi için, oyuncaklara işkence ediyor. Open Subtitles إنه يعذب الدمى للتسلية فقط
    - O mutlu bir çocuk değil. Sırf keyfi için, oyuncaklara işkence ediyor. Open Subtitles إنه يعذب الدمى للتسلية فقط
    İnsan o vücuda eziyet etmemeli. Open Subtitles فالإنسان لا يجب أن يعذب ذلك الجسم
    Benim gibi masum bir vatandaşa eziyet mi ediyorlar? Open Subtitles وهم من يعذب المواطنين الأبرياء مثلي؟
    Başkalarına eziyet edenlerin sonu budur. Open Subtitles هذهِ نهاية الشخص الذي يعذب الأخرين
    Komiser o, eylemcilerimizi öldürüyor ve işkence yapıyor. Open Subtitles هذا هو المفتش الذي يعذب و يقتل مناظلينا
    Onu yalnız cezalandırmıyor, ailesine de işkence yapıyor. Open Subtitles إنه لا يعاقبها فحسب انه يعذب عائلتها
    - Bu adam Jane'e işkence yapıyor olabilir. Open Subtitles هذا الرجل قد يكون يعذب (جاين) فى الوقت الحالى
    - Evet. Çocuklarına duygusal olarak işkence eden, iğrenç bir herifti. Open Subtitles كان وغدًا شريرًا يعذب الأطفال ويستلذ هذا
    "Aşkın ile her geçen günümde, kalbim daha çok azap çekiyor." Open Subtitles "كل يوم حبك يعذب القلب"
    Dr.Cox, stajyerlere işkence yapar... Open Subtitles دكتور (كوكس) يعذب المتدربين
    Belki de yazılmış en güzel sözlere işkence ederken Open Subtitles يعذب ربما أجمل كلمات
    Orada ne yaptığını gördünüz, kalabalığın zavallı çocuğa işkence etmesine izin verdi. Open Subtitles لقد رأيت ما فعله بالخارج لقد ترك الحشد يعذب الفتي المسكين
    Jack, şüpheliye işkence ediliyor. Bu anayasaya aykırı. Open Subtitles جاك ) المشتبه به يعذب) هذا غير دستوري

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more