"يعرفها" - Translation from Arabic to Turkish

    • bildiği
        
    • biliyor
        
    • tanıyan
        
    • tanıdığı
        
    • tanıyordu
        
    • bilir
        
    • bilmediği
        
    • tanımıyor
        
    • bilen
        
    • tanır
        
    • tanımadığı
        
    • tanıyormuş
        
    • tanımadığını
        
    • bilmesi
        
    • biliyordu
        
    Biz insanoğlunun bildiği en hızlı dijital görüntüleme cihazları ile vurdu. Open Subtitles نحن نصوّر هذا بأسرع طريقة لمعدات تصوير الحديثة التي يعرفها الرجل
    Bilinen bir dans, "maymun memeleri", ikisi de biliyor bu dansı. Open Subtitles هذه رقصة مألوفة ، حلمات القرد إن كليهما يعرفها
    Onu tanıyan, bana onunla ilgili bir şey söyleyebilecek birini bulmam gerek Open Subtitles أنا أبحث عن شخص يعرفها شخص يمكن ان يقول لي شيء عنها
    Güya Çinli ama Çin'den hiç tanıdığı yok. Ailesi de yok. Open Subtitles لقد أتت من الصين, لا أحد يعرفها و ليس لديها عائلة.
    Kurbanın yüzünü kapatmak için kullanılmış ki bunun diğer anlamı, katil kurbanı tanıyordu. Open Subtitles يبدو أنّها إستعملت لتغطية وجه الضحية، وهي علامة أخرى أن القاتل كان يعرفها.
    Papet Amcan iyi bilir. Open Subtitles الجميلة جداً عمك يعرفها جيداً أليس كذلك يا سيزار ؟
    İkisinden biri, kimsenin bilmediği yüksek rakamlı bir savaşçının kılıcı. Open Subtitles إنه سيف يعود لمحارب ذو مرتبة متقدمة لا يعرفها أحد
    O vakit geldiğinde, onun yarattığı Lenore olacaksın, tek kişinin bildiği Lenore. Open Subtitles عندما يأتى الوقت ستصبحين لينور التى أبدعها لينور التى يعرفها رجل واحد
    Yavruları sadece kuşların bildiği çokça sırrı artık onlardan öğrenecekler. Open Subtitles وسوف يتعلمون منها الكثير من الأسرار لا يعرفها إلا الطيور.
    Batı'da çoğumuzun bildiği bir hikaye, ya da bildiğimizi sanıyoruz. Open Subtitles إنَّها قِصة يعرفها غالبيتنا في الغرب .أو نظنُ أننا نعرفها
    Yaratığın gömüldüğü yeri tam olarak biliyor. Open Subtitles تلك المرأة التي كانت معه , تعرف أشياءً لا يمكن لمخلوق حي أن يعرفها
    Şifre ellerindeydi. Sahibinin dışında biri de şifreyi biliyor olmalı. Open Subtitles كانت الشفره لديهم لابد ان شخصا اخر غير المالك كان يعرفها
    Onu tanıyan biri var mı diye resmini civarda göstereyim. Open Subtitles سأجعل الوحدات تعرض صورتها في المكان، محاولين إيجاد شخص يعرفها
    Onu Hong Kong'dan tanıyan birisiyle görüştüm. Open Subtitles لقد كنت اتحدث الى شخص يعرفها فى هونغ كونغ
    Anlattığı ilk şey babası hakkındaydı, çok az tanıdığı, ölmüş olan ve hemen sonra ise annesi geldi, tanıdığı TED اولا كان يتحدث عن والده، والذي لم يعرف الكثير عنه الذي توفى، بعدها عن والدته، التي كان يعرفها
    Hayatının aşkı, Sarah. Onu bir aydır tanıyordu. TED كانت هي حب حياته، سارة. لقد كان يعرفها منذ شهر.
    Sen ve arkadaslarin allah bilir ne kadar zamandir buradasiniz ve sen bir aga... Open Subtitles أنت و قومك هنا منذ مدة لا يعرفها سوى الله
    Ona güvenip anlattığım her şeyi, kocamın bile bilmediği şeyleri. Open Subtitles الأشياء التي قلتها له أشياء، زوجي لا يمكن أن يعرفها
    Tekrar evlenmeye hakkı var ama onu tanımıyor. Open Subtitles لقد تقبلت ذلك، أنه من الصحيح أن يتزوّج ثانية لكنّه لا يعرفها
    O yardım için ağlamaya nasıl bilen tek yolu Open Subtitles الطريقة الوحيدة التي يعرفها من أجل المساعدة
    Sanki erkeğinin onu beklediği ve üstüne üstlük onu tanır gibi görünmediği bir durummuşçasına. Open Subtitles كان الأمر كما لو أنه كان يتوقع حضورها و مع ذلك فلم ينظر اليها كما لو كان يعرفها
    Burada tanımadığı bir kadının yanına oturup da, kendi amaçları olmadan... onun kim olduğuyla ilgilenebilecek bir erkeğin olabileceğine kim inanır? Open Subtitles لانه من سيصدق انه ثمة رجل يجلس بالقرب من امرأة لا يعرفها و يهتم كي يعرف من هي و ماذا تفعل بدون أي سبب
    O dükkân 20 yıldan uzun süredir o mahalledeymiş, yani annemi bebekliğinden beri tanıyormuş. TED المحلّ كان في الجوار منذ 20 سنة، لذا هو يعرفها منذ أن كانت طفلة.
    Onu hiç tanımadığını söylemişti ya... Ona bunu sor bakalım. Open Subtitles إذا أخبرك أنه لم يكن يعرفها إذاً إسأله عن هذا
    Bu bilgi, hastalarına bu tür tedavi yapanların bilmesi gereken bir bilgi. TED وهذا نوع المعلومات التي يتوجب على الشخص الذي يصف الدواء أن يعرفها.
    Ona sadece senin söyleyebileceğin şeyleri biliyordu. Nerede olduğunu bilmek istiyorum. Open Subtitles إنه يعرف أموراً لا يعرفها سواكِ أنتِ فقط، أود معرفة مكانه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more