"يعزز" - Translation from Arabic to Turkish

    • arttırıyor
        
    • güçlendiriyor
        
    • sağlıyor
        
    • destekler
        
    • teşvik
        
    • sağlamlaştırdı
        
    • kendinize olan
        
    Zaten görebildiğimizi düşündüğümüz ama biraz daha iyi görebilmek için gerçekten yardıma ihtiyacımız olan dünyaya dair anlayışımızı arttırıyor. TED فهو يعزز من فهمنا للعالم من حولنا الذي ظننا أننا نراه بالفعل ولكننا نحتاج إلى المساعدة لرؤيته على نحوٍ أفضل
    Ve Dünya'da sadece bir yerde, hızlı ve ekstrem iklim değişikliği periyotları oluşturmak üzere, gezegenin çoğrafyası bu etkiyi daha da arttırıyor. Open Subtitles وفي مكان واحد على الأرض، تضخّم الكوكب جغرافيا ما زال يعزز بشكل اكثر، لإنتاج فترات سريعة وتقلبات مناخية متطرفة.
    Bu teoriyi güçlendiriyor, kanıt sunmuyor. Open Subtitles إنه يعزز هذه النظرية،ولكن لايمنحنا هذا دليلاً
    Biliyorsun, o yüzük içgüdülerini güçlendiriyor. Neden onları kullanmıyorsun? Open Subtitles لعلمك، الخاتم يعزز غرائزك، فلمَ لا تستخدمينها؟
    Zekice yapılan sol topuk, ilave yükseklik ve otorite sağlıyor. Open Subtitles الكعب اليسار يعزز بشكل ذكي، الذي يعطي الإرتفاع والسلطة الإضافية.
    Kolonideki bakterileri ve küfleri ve diğer mikropları öldürür. Böylece koloninin sağlığı ve toplu bağışıklığını destekler. TED ويقضي على البكتيريا والعفن وجراثيم أخرى داخل المستعمرة، وبالتالي يعزز من صحة ومناعة المستعمرة.
    Bu da demokrasi laboratuvarlarında eyalet düzeyinde yenilikçiliği teşvik eder. TED وهذا يعزز الإبداع على مستوى الولاية في مختبرات الديمقراطية.
    Bu kesinlikle benim teorimi sağlamlaştırdı. Open Subtitles حسناً ، هاذا بالتأكيد يعزز نظريتي
    Konuşma şekliniz kendinize olan kati güveninizi gösteriyor... sizin görüşünüzde, vurdum duymazlığınız geleneksel bişey. Open Subtitles أنماط كلامكم يعزز الثقة في آرائكم واللامبالاتكم في وجهات النظر التقليدية.
    Cazibesini tik tik ötüşüyle arttırıyor. Open Subtitles يعزز ندائه الجنسي بنقرات هادئة.
    - Beyaz kan hücresi sayısını arttırıyor. - Bu da enfeksiyonla savaşıyor. Open Subtitles يعزز عدد خلايا الدم البيضاء - والذي يُقاومُ الإلتهابَ.
    Ama senin o hale gelme şansını arttırıyor. Open Subtitles لكن ذلك يعزز حظوظك للدخول إلى المجموعة.
    Bu durum benim şu tek kuralımı güçlendiriyor: "Asla bir şey ödemeyi teklif etme!" Open Subtitles وكلُّ شيءٍ كان رائعاً إلى غاية أخذكِ لمحفظتي لتدفعي ثمن البيتزا وهذا ما يعزز رأيي الذّي يقول "لا تعرض أبداً أن تدفع لأيِّ شيءٍ!".
    Bu durum benim, Bayan Barsetto'nun onayının bağlayıcı olduğu ve olması gerektiği kararımı güçlendiriyor. Open Subtitles هذا يعزز استنتاجي ان موافقة السيدة (بارستو) يجب ان تلزم
    Erkek cinsel organına kan akışını hızlandırarak cinsel uyarım sağlıyor. Open Subtitles إنّهُ يعزز التحفيز الجنسي بزيادة تدفق الدم .للأعضاء التناسلية الرجالية
    Diğer her yerde yapılıyor, bizim yaptığımız ölçüde değil ama aracın marjinine katkı sağlıyor, bu da daha fazla güvenilirlik demek. TED ويطبق هذا في شركات أخرى، لكن ليس بالدرجة التي نطبقها، لكنها تضيف هامشاً كبيراً للمركبة، مما يعزز الصلابة بشكل واضح.
    Bazen bilim insanları gözlemlerini hormonal analizlerle destekler. TED في بعض الأحيان يعزز العلماء المشاهدات بتحليل هرموني.
    Tamam, bütün bunlar evi terketme kararımı destekler nitelikte. Open Subtitles حسناً, كل هذا يعزز قراري بترك البيت
    Başka bir canlının sizi yemeye çalışması çok garip bir his ve işte bunun gibi vejetaryenliği teşvik etmenin pek az yolu var. TED كان إحساسا غريبا أن ترى مخلوقا آخر يحاول أكلك، لذا فهناك ما يعزز التوجّه النباتي، كهذا الحادث مثلا.
    Gücünü sağlamlaştırdı ve harekete geçti. Open Subtitles فهو يعزز قوته -وهو الأن في حالة الهجوم -وأين (كاس)؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more