Bu bize sıtmayı bir hastalık olarak elimine etmemize olanak sağlayacaktır. | TED | والذي سوف يعطينا فرصة حقيقية للقضاء على الملاريا كمرض. |
Bunu ilginç kılan ise, bize bu alışılmadık nesnelerin gerçekten varolup olmadıklarını kanıtlama fırsatı vermesi. | TED | و السبب بأهمية ذلك أنه يعطينا فرصة لاثبات فيما اذا كانت هذه الاجسام الشاذة موجودة حقاً |
Tekrar öldürmeden önce onu yakalamamız için bize bir fırsat veriyor. | Open Subtitles | انه يعطينا فرصة لنمسكه قبل ان يقتل مرة اخري |
Bu Jean'a ve bana ödevlerimizi yapmak için fırsat veriyor. | Open Subtitles | هذا الأمر يعطينا فرصة لنقوم بواجباتنا المنزلية أنا و جين |
Normalde üst katta sizin olmanız gerekirdi ama bencilce düşünürsem, bu bize beraber çalışmak için bir şans verir, değil mi? | Open Subtitles | أعني ، من الواضح عادة كنت على الطابق العلوي لكن بأنانية هذا سوف يعطينا فرصة للعمل بها أكثر ، أليس كذلك ؟ |
Bizi tehlikeye sokan esas şey bize şans tanıyan tek şey. | Open Subtitles | ...الشيء ذاته الذي يضعنا في خطر الشيء الوحيد الذي يعطينا فرصة |
Bu da bize, bunun ne olduğunu bulana kadar savaşma imkânı veriyor. | Open Subtitles | و جميع ذلك يعطينا فرصة لمقاومة المرض و انتظار حتى يتمكنوا من معرفة ما هو هذا الشيء. |
Laurel için önemliydi ve... bize de konuşmak için bir şans olur dedim. | Open Subtitles | لقد كان مهماً الى ؛ لورالايل و هذا يعطينا فرصة للتكلم |
Her iki durumda da bu, tüm bunları durdurmak için bize şans verir. | Open Subtitles | في كلتا الحالتين، هذا يعطينا فرصة لوقف كل هذا .. |
Daha da önemlisi bize onunla bir diyalog kurma şansı veriyor. | Open Subtitles | وحتى الان، هذا يعطينا فرصة لنتحاور معاه. |
Beklemek bize sadece elmadan bir ısırık verir. | Open Subtitles | الانتظار سوف يعطينا فرصة واحدة لتنفيذ الخطة |
İyi. Bu, Merrin'in anlayabilmesi için bize bir şans veriyor. | Open Subtitles | جيد ذلك يعطينا فرصة لجعل ميرين تفهم |
Kafalarını karıştırabiliriz. Bu bize bir şans verebilir. | Open Subtitles | سنحضر مفاجأة لنشوشهم هذا قد يعطينا فرصة |
- Ya da elindeki parayı bölüştürüp, bize verir, bizde yolumuz üzerindeki en iyi savaşçıları toplarız. | Open Subtitles | هذا النوع من الأشياء - أو دعينا نقتسم ما تملكينه - هذا يعطينا فرصة لنقوم بتوظيف أقوى المقاتلين |
Gemiyi hemen durduramayacağımı söyledim ve beni neredeyse öldürse de bize sonunda bu geminin kontrolünü verebilecek bir ipucu bulmayı başardım. | Open Subtitles | انا قلت لا يمكننى إيقاف السفينة هنا وهناك وعلى الرغم من أنه كان على وشك قتلى , تمكنت من الحصول على دليل الذى قد يعطينا فرصة فى التحكم فى السفينة ؟ |
Bu da soruşturmayı bitirmek için bize bir fırsat veriyor. | Open Subtitles | مما يعطينا فرصة لإنهاء التحقيق |