İkmiz de biliyoruz ki sende o cesaret yok. Pardon. Çok hassas tetikmiş. | Open Subtitles | كلانا يعلمُ بأنَّه ليست لديكَـ الجرأة الكافية آسفة, إنَّ هذا لزنادٌ خفيفٌ بالفعل |
İkimiz de biliyoruz ki erkeklerin verdiği her hizmet kadın sağlığına iyi gelmiyor. | Open Subtitles | كلانا يعلمُ أنّ بعضَ الخدمات التي يقدّمها الرّجال ليست بالضرورةِ مفيدةً للنساء |
Bu haritaların kız kardeşinde olduğunu kim biliyordu? | Open Subtitles | من كان يعلمُ أنّ أختكَ بحوزتها هذه الخرائط ؟ |
Bulutun altında daha serin olduğunu herkes bilir. | TED | يعلمُ الجميع أنها أكثر برودة تحت الغيوم. |
Topluluktan ve onu mühürlediğimizden haberi var. | Open Subtitles | هو يعلمُ بشأن الدائرة وهو يعلمُ اننا ربطناها |
Bize geldi. Silahları kimin çaldığını ve nerede olduklarını bildiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد أتى إلينا , وقال بأنه يعلمُ بمن أخذ الأسلحة ويعلم مكانها. |
Bu dağın her köşesini, her sırrını bilen bir esir. | Open Subtitles | سجينٌ يعلمُ كل بوصةٍ من هذا الجبل كـل إجراءٍ أمني. |
Hepimiz "üniversite'deki oda arkadaşı"nın sen olduğunu biliyoruz, sürtük! | Open Subtitles | وجميعنا يعلمُ أن شريكتكِ في سكن الجامعة هي أنتِ أيتها الساقطة |
Fakat ikimiz de çizgiyi geçtiğini biliyoruz. | Open Subtitles | ولكن كلانـا يعلمُ جيداً بأنكِ تخطيتِ حدودكِ |
Sanırım ikimiz de inançsızın sen olduğunu biliyoruz, Madam. | Open Subtitles | أظن أنّ كلانا يعلمُ أنّكِ لا تؤمنين بذلك سيدتي |
Teşekkür ederim Walden, ama ikimiz de biliyoruz ki... ..burası evim değil. | Open Subtitles | شُكراً، ولكن كلانا يعلمُ أن هذا ليس منزلي. |
Çalıştığı yerde, bir uyuşturucu tüneli biliyordu. | Open Subtitles | إنَّهُ يعلمُ عن أنفاقٍ لتهريبِ المخدراتِ |
Simmons'ın onu öldüreceğini biliyordu. | Open Subtitles | إذاً إنَّهُ يعلمُ بأنَّ سيمونز كان سيقتله |
Bunun bizi kızdıracağını biliyordu. | Open Subtitles | وهو يعلمُ أن هذا يزعجنا وأننا سنعارضك |
Kollarında dövmeler var ve Tanrı bilir nerelerinde piercingleri var. | Open Subtitles | فلديها أكمامٌ من الوشوم وحلقاتٌ يعلمُ الرّب أين وضعتها |
Yani Tanrı bilir, oraya alışmadan gidersen neler olur. Harikasın! | Open Subtitles | أعني، يعلمُ الله أنّكَ لا يجب أن تبدأ الدراسة إن لم تكن متأقلماً |
Kim bilir, o deli sürtüğün sıkıntısının altında daha kaç tane maske vardır. | Open Subtitles | و ما المللُ إلا قناعُ، من يعلمُ كم يوجد من قناعٍ أخرَ ترتديه تلكَ العاهرة. |
Bizden veya topluluğun bir parçası olduğundan haberi var mı? | Open Subtitles | هل يعلمُ حتى بشأننا او انهُ جزء من الدائرة؟ |
Bu oda dışındaki kimsenin bu nottan haberi var mı? | Open Subtitles | هل هناكَ، أي أحد أخر، بإستثناء من يوجدُ في هذه الغرفة يعلمُ بشأنِ هذهِ الرسالة ؟ |
Başkalarının neyden haberi olup olmadığını bilmiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعلمُ بمن يعلمُ ومن لا يعلم. |
- Bizim elimizden geleni yaptığımızı bildiğini söyledi. | Open Subtitles | وقد قالَ بأنَّهُ يعلمُ أنَّنا قد بذلنا كلَّ مافي وسعنا |
İyi davranışlarda bulunduğumu bildiğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنّه يعلمُ أنّه تمّ تسريحي لحُسن السُلوك |
Neler olduğunu bilen diğer tek kişi sensin. | Open Subtitles | أنت الشخص الآخر الوحيد الذي يعلمُ ما حدث. |