çalışkan bir işçiydi, ki bu da yeterince çalışan olmadığı için işimize geliyordu. | Open Subtitles | لقد كان يعمل بجد , و كان مثاليا بالنسبة لعدم وجود عاملين كثر |
John (gerçek ismi değil bu arada), çok hırslı, çalışkan ve özenli bir çocuktu; dışarıdan bakıldığında gerçekten üstün başarılı, hep en yüksek notları alan biri gibi görünüyordu. | TED | جون، ليس إسمه الحقيقي، كان طموح يعمل بجد ومثابر ومن الخارج كان منجز بشكل إستثنائي ويحصل غالبًا على أعلى درجة في صفه |
LM: Bildiğim kadarı ile o laboratuvarında çok çalışıyor ve çılgın fükürler üretiyor. | TED | لوك: مما أعرفه، أنه يعمل بجد بالغ في معمله ويحصل على نتائج مجنونة. |
çok çalışıyor, başınızı bir eve sokacak kadar kazanıyor, elinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | يعمل بجد ، ويقوم بتوفير المأوى لك، هذا أفضل ما يستطيع فعله. |
çok çalışır ve hapishane hayatına uyum sağlamayı dener. | Open Subtitles | هو يعمل بجد ويحاول التكيف مع الحياة في السجن |
Açıkçası, fiziksel mükemmelliğini korumak için çok çalışan biri olarak kestirme yolları aşağılayıcı buluyorum. | Open Subtitles | ولأكون صريح معك بصفتي رجل يعمل بجد ليحافظ على قدر ممكن من الأمتيازات الطبيعية أجد أن الطرق المختصرة مهينة |
Hâlâ, şu bir Rus'u anlamış değilim, üstü çıplak çalışıyor, ama demek ki o kadar sıkı çalışıyor. | TED | ما زلت لا أفهم هذا الرجل الروسي يشتغل بصدر عار، لكن ذلك يخبركم كيف كان يعمل بجد. |
Tatlı, nazik, zeki, çalışkan ve erkek kıyafetleriyle de sorunu olmayan bir erkek hayal etmişim. | Open Subtitles | لطيف ، طيب ، ماهر و يعمل بجد و يسعد بملابس الرجال |
- Kilisede birçok kimsesiz çocuk var yerimizde yetersiz bazıları çok zeki ve çalışkan. | Open Subtitles | عندنا عدد من أطفال الأبرشية متلهفون جدا للمكان بعضهم ذكي و يعمل بجد |
Aynı zamanda Korby'nin, özel, cesur ve çalışkan bir denizci olduğunu da yazdım. | Open Subtitles | شجاعا ، و بحارا يعمل بجد حتى خلال المعركة كان مهرجا، أليس كذلك ؟ |
Biz daha çok çalışkan bir kunduz... ah, bu benzetmeyi yapamayacağım. | Open Subtitles | ...نحن أشبه بقُندس يعمل بجد لــ لن أستطيع إنهاء هذه الإستعارة |
Onun için sadece bir iş olduğunun farkındayım ama tanıdığım tüm babalardan daha çalışkan bir babaydı. | Open Subtitles | . كان مجرد يوم عمل بالنسبة له لكني أعرف أنه يعمل بجد أكثر . من كثير من الآباء الآخرين |
"Arazi sahibi, Elser'i çalışkan biri olarak tanımlıyor. | Open Subtitles | قال صاحب الرسالة واصفاً إيلسر بأنه يعمل بجد |
Evet, iyiyiz. O çok çalışıyor. Çok çalışıyorum. | Open Subtitles | نعم, نحن بخير, يعمل بجد و أنا أعمل بجد, نحن بخير |
Onları daha iyi okullarda... okutabilmek için çok çalışıyor. | Open Subtitles | إنه والد محب و مخلص, و يعمل بجد في سلسلة بقالياته لإبقائها في مدرسة جيدة |
Bak, o gerçekten çok çalışıyor ve bende onu endişelendirmek istemiyorum. | Open Subtitles | اسمعي هو حقا يعمل بجد . وانا لااريد ان اقلقه |
Sen ise her nereliysen artık, hiçbiriniz özel veya büyülü değilsiniz. Bazılarınız daha şanslı, bazılarınız daha çok çalışıyor. | Open Subtitles | لا أحد منك مميز ولاكن واحدا منك محضوظ جدا والاخر يعمل بجد, هكذا هم يارجال. |
Herkesten daha çok çalışır. Terfi eder. | Open Subtitles | يعمل بجد أكثر من أي شخص و يحصل على ترقية |
Herkesten daha çok çalışır. Terfi eder. | Open Subtitles | يعمل بجد أكثر من أي شخص و يحصل على ترقية |
çok çalışan adam, stres atmak ister tabii. | Open Subtitles | رجل يعمل بجد يحتاج الى اغاثه من الاجهاد , نعم |
Günü merkezde geçirdim ve Camden'daki suç oranını düşürmek için çok çalışan kıdemli polis memurlarının olduğu bir odaya götürüldüm. | TED | لقد أمضيت اليوم في مركز الشرطة، و لقد تم أخذي إلى غرفة مع مسؤولي شرطة رفيعي المستوى، الجميع كان يعمل بجد و يحاول جاهداً أن يقلل من الجريمة في كامدِن. |
Belki biraz yorgun. - Bu aralar çok sıkı çalışıyor. | Open Subtitles | ربما أنه متعب قليلاً,هو فقط كان يعمل بجد |
- Büyüdüğüm yerde herkes sıkı çalışırdı. | Open Subtitles | حيث ترعرعت، الجميع يعمل بجد. |
Oh, son zamanlarda çok fazla çalışıyor. Çok büyük bir yük altında. | Open Subtitles | إنه يعمل بجد هذه الأيام وهو تحت ضغط هائل |