| Seçimler hakkındaydı bu. Önceki cümle olmadan bir anlamı yok. | Open Subtitles | ذلك بشأن الانتخابات إنه لا يعني شيئا قبل الجملة السابقة |
| bir anlamı yoktu. Zaten sadece bir kere oldu. | Open Subtitles | لقد حدث مرة واحدة فقط، إنه لا يعني شيئا. |
| Eğer zaman onlara sırf acı veriyorsa... o halde mükemmeliyetlerinin bir anlamı yok demektir. | Open Subtitles | إذا كان الزمن يشكل محض ألم بالنسبة لهم فالكمال بالنسبة لهذا المكان لا يعني شيئا |
| O yüzden bu anahtar benim için bir şey ifade etmiyor | Open Subtitles | هذا المفتاح لا يعني شيئا بالنسبة لي، ولا حتى جريمة مميتة |
| Paylaşacağım biri yoksa bütün bunların da hiçbir anlamı olmaz. | Open Subtitles | لا شيء من هذا يعني شيئا إذا لم يكن لدي شخص أشاركه هذا معه |
| Bu bir şey demek değildir. Gulf veya Exxon sana sahte bir pasaport vermiş olabilirler. | Open Subtitles | هذا لا يعني شيئا ، جولف او اكسون يمكن الحصول على جواز سفر مزيف. |
| Gerçek dünyada bugüne kadar yaptığın her ne varsa hiç bir anlamı yok. | Open Subtitles | كل ما فعلته بحياتك حتى الان في العالم الوقعي لا يعني شيئا |
| Beraber yatacaktık ve bunun bir anlamı olacaktı. | Open Subtitles | نحن ذاهبون إلى النوم معا وأنه كان على وشك يعني شيئا. |
| Bunlar aklında kalan hikâyeler bir anlamı olan. | Open Subtitles | تلك هي القصص التي ستبقى معك هذا يعني شيئا |
| Bunlar aklında kalan hikâyeler bir anlamı olan. | Open Subtitles | تلك هي القصص التي ستبقى معك هذا يعني شيئا |
| - Onun ihtiyar bir gazeteci ve sen de bunu biliyordun, ha? - Şimdilik bunun bir anlamı yok. | Open Subtitles | ابوه صحفي لعين و انت تعرف ذلك هذا لا يعني شيئا حتى الان |
| Aslında bunu anlamını hiç düşünmemiştim,ama anlarsın ya bunu bir anlamı var. | Open Subtitles | لا اعرف حقا مايعني هذا تعرف؟ لابد وانه يعني شيئا |
| Bu size bir şey ifade ediyor mu bilmem, ama bize çok şey ifade ediyor. | Open Subtitles | لا أعرف اذا كان ذلك يعني شيئا بالنسبة لكم لكنة بالتأكيد يعني لنا الكثير |
| Bu bir şey ifade etmez. Bir anlaşma yaptığımızı söyledin ve beni düdükledin. | Open Subtitles | هذا لا يعني شيئا انت قلت بأن كان لدينا اتفاق وانت خدعتني |
| Hayatımın en güzel pelvik muayenesini yaptın bana, ve bunun hiçbir anlamı yokmuş gibi dönüp, gittin. | Open Subtitles | لقد أعطيتني أفضل فحص حوض في حياتي ثم ذهبت و كأنه لا يعني شيئا |
| Sen de sevsen de sevmesen de bu ismin artık hiçbir anlamı yok. | Open Subtitles | سواء أحببت هذا أم لا فهذا الأسم لا يعني شيئا بعد الآن |
| Çanlar hala susmadı ama bu bir şey demek değil. | Open Subtitles | حسنا، لم تتوقف الاجراس لكن ذلك لا يعني شيئا |
| Hayatım... bir toprak parçasının bizim için bir önemi yok ki. | Open Subtitles | يا عزيزي، قطعة واحدة من الأرض لا يعني شيئا بالنسبة لنا. |
| Ve sonradan senin için bir anlam ifade etmediğini anlıyorum. | Open Subtitles | ثم بعدها أدرك أن هذا لا يعني شيئا بالنسبة لك |
| Bak, eğer hayvan gibi avlanırsak bu cevaplar hiçbir şey ifade etmez. | Open Subtitles | انظر ، هذه الاجابات لا يعني شيئا إذا نحن سأنفعل تكون ملاحقة مثل الحيوانات. |
| Bakın, babanızın çantasındakilerin birşey ifade edemeyeceğini siz söylediniz. | Open Subtitles | انظر , انت قلت بنفسك ان هذا الشيء من حقيبة والدك قد لا يعني شيئا |
| "Ateş" ipucu sadece bir anlama geliyor olabilir. | Open Subtitles | ومن الواضح أن النار فكرة يمكن أن يعني شيئا واحدا فقط. |
| Başkanlık forsunun, bu ofisin... Bunlar bir şeyler ifade etmeli. | Open Subtitles | ذاك السقف هذا المكتب لابد ان يعني شيئا |