Onu geri getirmeyeceklerini biliyorlardı. | Open Subtitles | لابد أنّهم كانوا يعرفون منذ البدء أنهم لن يعيدوها إلى الأرض |
Dün gece, temizlenip parlatılması için ayakkabımı bir poşetin içinde kapımın önüne bırakmıştım ama hâlâ geri getirilmedi. | Open Subtitles | لقد تركت زوجا من الأحذية في كيسة عند بابي البارحة لكي تنظف وتلمع لكنهم لم يعيدوها إلي |
Ve öne geçtiklerinde, kolay kolay geri vermezler. | Open Subtitles | وحينما يتزعمون نتيجة فمن النادر أن يعيدوها |
Suçlamalar düşmedi, federaller geri vermedi daha. | Open Subtitles | التهم لم تكن كافية ولازال المحققون .الفيدراليون لم يعيدوها |
Suçlamaların dayanağı yoktu ve federaller hala bana geri vermediler. | Open Subtitles | التهم لم تكن كافية ولازال المحققون .الفيدراليون لم يعيدوها |
geri getirmelerini sağlayacağım. | Open Subtitles | سأحرص على أن يعيدوها إلى هُنا. |
CBP görevlileri onu üç hafta daha tutup Meksika'ya geri gönderdi ve ABD'de bir sığınma duruşması için aylarca beklemeye zorlandı. | TED | مسؤولو CBP قاموا بحجزها لثلاثة أسابيع إضافية قبل أن يعيدوها إلى المكسيك، حيث هي مجبرة لأن تنتظر لشهور للنظر في دعوة طلب لجوء في الولايات المتحدة |
Onu geri getirmelerine izin verme! | Open Subtitles | لا تدعهم يعيدوها |
- Asla geri getirmezler. | Open Subtitles | لن يعيدوها أبداً |
Onu asla geri vermeyecekler. | Open Subtitles | لنْ يعيدوها لكَ أبداً |
Tuschaua, onlara geri vermelerini söyle. | Open Subtitles | أخبرهم أن يعيدوها. |
Kızını geri vermeyecekler. | Open Subtitles | لن يعيدوها |