Ayrıca yalnız yaşayan biri için bu tür şeyler yemek daha pratik. | Open Subtitles | ايضا انه اسهل لشخص يعيش بمفرده ان يأكل بهذه الطريقة |
Aşırı derecede şişman, sıradan, ...ağzı kokan ve yalnız yaşayan bir adam. | Open Subtitles | هل رأيته؟ مفرط البدانه ورايحة غير مقبولة لرجل عازب يعيش بمفرده |
Hank yalnız yaşayan bir maden mühendisiydi. | Open Subtitles | كان هانك مهندس تعدين يعيش بمفرده |
- Yalnız yaşıyor, doğru mu? | Open Subtitles | إنه شريكنّا الجديد في السكن. ـ وإنه يعيش بمفرده هناك، صحيح؟ |
Yalnız yaşıyor, tuhaf işlerde çalışıyor | Open Subtitles | يعيش بمفرده ويقوم بأعمال بسيطة. |
Yalnız yaşamak kimse için iyi değil Ezik. | Open Subtitles | ليس من الجيد لأى شخص أن يعيش بمفرده |
Adam tek başına yaşıyor. 100 yaşında neredeyse. | Open Subtitles | حسناً، الرجل يعيش بمفرده يبدوا وكان عمره مائة عام |
yalnız yaşayan, kadınlarla sınırlı ilişkileri var. | Open Subtitles | يعيش بمفرده علاقات قلية مع النساء |
yalnız yaşayan yaşlı bir adam. | Open Subtitles | انه رجل مسن يعيش بمفرده |
Yalnız yaşıyor. Boşanmış. | Open Subtitles | يعيش بمفرده أنه أرمل |
Ama göreceksin ki herif Yalnız yaşıyor. | Open Subtitles | إنّ ذلك الرجل يعيش بمفرده |
Yalnız yaşamak kimse için iyi değil Ezik." | Open Subtitles | "ليس من الجيد لأى شخص أن يعيش بمفرده" |
Teker Kral, 10. Konakta tek başına yaşıyor. | Open Subtitles | إن الملك يعيش بمفرده في قصر "ياما" العاشر |