"يعُد" - Translation from Arabic to Turkish

    • dönmedi
        
    • kalmadı
        
    • gelmedi
        
    • eskisi
        
    • dönmemiş
        
    • dönmezse
        
    • artik
        
    • yok artık
        
    Dün gece büyük bir kart oyununda krupiyelik yapacaktı, eve dönmedi. Open Subtitles لقد كان يدير لعبة بطاقات كبيرة ليلة امس لكنه لم يعُد
    Dinle, benim babam, ben daha on iki yaşımdayken sigara almak için gitti ve bir daha geri dönmedi. Open Subtitles اسمع، لقد خرج والدي يوماً لشراء السجائر عندما كنت في الـ 12 ولم يعُد أبداً
    Benimki beş yaşımdayken dışarı sandviç almaya çıktı ve bir daha dönmedi. Open Subtitles عندما كنتُ بالخامسة، خرج أبي من أجل تناول شطيرة ولم يعُد.
    Ama korkarım artık pek de övünecek bir şey kalmadı. Open Subtitles الآن ، أخشى أنه لم يعُد هُناك الكثير لتتباهى به
    Dün gece eve hiç gelmedi, telefonunu arayinca da sekreter çikiyor. Open Subtitles إنّه لم يعُد إلى البيت، و هاتفه يُحوّل إلى البريد الصوتيّ مباشرةً.
    Bacağı ezildiği gün ruhu da incindi ve asla eskisi gibi olamadı. Open Subtitles روحه المعنويه حُطمت ذلك اليوم . عندما أصيبت رُكبته . ولم يعُد كسابق عهده
    Anlaşılan kuş alıştırma uçuşundan geri dönmemiş. Open Subtitles على ما يبدو أنهُ لم يعُد من تحليق تدريبي.
    Birisi elemenin sonunda dönmezse onu aramaya çıkarlar. Open Subtitles وإنّ لم يعُد المتسابقون في الوقت المُحدد، فينطلقون باحثون عنهم.
    Ayrıca benimkilerden biri de kayıp. İletişim kesildi, geri de dönmedi. Open Subtitles ،كما أنّ أحد جنودي مفقود .انقطع اتّصالي به ولم يعُد
    - Henüz geri dönmedi anlaşılan görevi çok önemli. Open Subtitles لم يعُد بعد، جليًّا أن مهمّته في غاية الأهميّة.
    Oğlu savaşa gitti ve dönmedi. Open Subtitles لقد ذهب إبنه مُسرعاً إلى الحرب ... ولم يعُد مُجدّداً أبداً
    Ben "Hayır dönmedi" derim, o da "200$'ına bahse girerim" der. Open Subtitles "أقول،"لا ، لم يعُد" يقول،"نعم،سأراهنك200$،لقدرأيتراندلرينس "
    O, sabaha kadar geri dönmedi. Open Subtitles لم يعُد بَعد، وقد طلع الصباح الآن.
    -Geri dönerim demişti ama dönmedi. Open Subtitles لقد قال انه سوف يعود, ولكنه لم يعُد,
    Bir gün gitti ve bir daha dönmedi. Open Subtitles وفي ليلة لم يعُد للبيت لقد إختفى
    Leorio'nun hata yapma lüksü kalmadı. Bu bahsi kaybederse durum 2-2 olacak. Open Subtitles لم يعُد هناك مجال للخطأ، فإن يخسر تصبح النتيجة تعادل.
    Serseri kurşunlardan da çekinmenize gerek kalmadı. Open Subtitles ولم يعُد عليكَ القلق بشأن الرصاصات الطائشة بعد الآن.
    Takımı durdurmak istediğinizi söylemiştiniz değil mi? Artık gereği kalmadı. Open Subtitles ''قلتما أنّكما تريدان ردع عصابة ''الشبح، لكنّ ذلك لم يعُد ضروريًّا.
    Dün gece eve hiç gelmedi, telefonunu arayınca da sekreter çıkıyor. Open Subtitles إنّه لم يعُد إلى البيت، و هاتفه يُحوّل إلى البريد الصوتيّ مباشرةً.
    ..gazyağı eskisi gibi satılmıyor. Open Subtitles ما نقوم بإنتاجه لم يعُد يُباع كما كان يحدث من قبل
    Jasper Skeehan öğle yemeği için çıkmış ve dönmemiş. Open Subtitles إن " جاسبر سكيهان " حصل على إستراحة لتناول الغداء ولم يعُد
    Tan ağarana kadar dönmezse planlarda değişiklik olacak. Open Subtitles إذا لم يعُد قبل الفجر، فإنّ خططنا ستتخذ منحنى مختلف.
    Birkac silah saklamak cozum degil artik. Open Subtitles إخفاء بضعة أسلحة ليس الحل، لم يعُد الحلّ.
    Hayalet yok. Artık onları göremiyorum. Open Subtitles ليس هُناك أشباح، أنا لم يعُد بإمكاني رؤيتهم

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more