Seni memnun etmek için her şeyi yapıyor ama sen onu eziyorsun. | Open Subtitles | هو يفعل كل شيء لارضائك وكل ما تفعلينه هو تحطيم حيويته |
Hiçbir eşleşme yok. Bu adam gizli kalmak için her şeyi yapıyor. Bir araba almak için doğru bilgiler vermesi... mümkün değil. | Open Subtitles | هذا الشخص يفعل كل شيء كي يبقى بعيد عن الأنظار مستحيل أن يمليء تقرير رصيد لشراء سيارة |
Bu adam gizli kalmak için her şeyi yapıyor. Bir araba almak için doğru bilgiler vermesi mümkün değil. | Open Subtitles | هذا الشخص يفعل كل شيء كي يبقى بعيد عن الأنظار مستحيل أن يمليء تقرير رصيد لشراء سيارة |
Şimdi, kan basıncında gördüğümüz bir problem, kan basıncını sabit tutabilmek için vücudunuz yapabileceği her şeyi yapar. | TED | الأن, إحدى المشاكل في النظر إلى ضغط الدم هو أن جسمك يفعل كل شيء يستطيع للحفاظ على ضغط الدم في المستوى نفسه. |
Üvey annem için her şeyi yapar. Onun finosu olmuş artık. | Open Subtitles | فهو يفعل كل شيء من أجلها فهو خانع لها |
Annemin ona söylediği her şeyi yapar. | Open Subtitles | و هو يفعل كل شيء أمي تطلبه منه أمي |
Yapması gereken her şeyi yapıyor. | Open Subtitles | إنه يفعل كل شيء تريد , أوتعلم؟ |
Bu dövüşe çıkmamak için her şeyi yapıyor. | Open Subtitles | هو يفعل كل شيء ليخرج من ال قتال |
- Güzel. her şeyi yapıyor. | Open Subtitles | -هذا الجهاز يفعل كل شيء ، انظرا |
- Beni durdur bakalım. Peter ona söylediğim her şeyi yapar. | Open Subtitles | بيتر) يفعل كل شيء أخبره أن يفلعه) |