"يقامر" - Translation from Arabic to Turkish

• kumar oynuyor
• kumar oynar
• Kumar oynayan
• kumar oynadığını
• kumarda
• kumar oynamıştı
• kumara
• kumar oynuyormuş

ağzını şapırdatııyor ve kumar oynuyor çulsuzlarla, saçma sapan barlara takılır
يمضغ الطعام وفمه مفتوح، يقامر يمضي الوقت في الحانة مع المنحطين

Gladstone bir kumarbaz. kumar oynuyor.
لقد أوضحت بالفعل جلادستون مقامر ، انه يقامر

Sabahtan akşama kadar kumar oynar, ve sarhoşken kabalaşırdı.
يقامر ليلاً ونهاراً ويكون لئيماً عندما يسكر

Hey, Finch, elimizde her gün milyonlarca dolarla Kumar oynayan, geceleri barlarda kavga çıkartan bir Wall Street simsarı var.
مرحبًا يا (فينش)، لدينا سمسار من "وال ستريت" والذي يقامر بالملايين صباحًا ويتعارك في الحاناتِ مساءً،

Çünkü birinin büyük kumar oynadığını ve kanun adamı olarak ünümüzü lekeleyen şeyler yaptığını anlarım.
لأنى أعرف شخصاً يقامر بصورة هائلة غير آبه بأية تصرفات قد تسئ لسمعتنا كحماة للقانون

Benim için gerçekten anlamı olan binalarımızdan birinin kumarda kaybetmesine izin verdin.
تركته يقامر بالمبنى الوحيد لنا الذي يعني في الحقيقة شيء لي

Araba kazası yaptığı gece kulüpte kumar oynamıştı.
ليلة الإصطدام كان يقامر بالنادي.

Tüm gece burada kumar oynuyor ama kira için parası yok.
الجالس يقامر طوال الليل . ولاكنه لا يملك نقود الأيجار

Ona geri döndüm ama çok fazla kumar oynuyor, ve paraya ihtiyacı vardı.
لقد رجعت للعيش معه لكنه كان يقامر كثيرا وكان بحاجة إلى المال

Görünüşe göre aşırdığı her çip ile de kumar oynuyor.
ويبدو أنّه يقامر بكلّ فيش اختلسه.

Meteliğimiz yok ve o kumar oynuyor.
نحن معدمون وهو يقامر.

Ve bu salak kumar oynuyor?
وهذا الغبي يقامر ؟

Kim burada kumar oynar ki?
من عساه يقامر هنا؟

Kumar oynayan kim?
من يقامر

İlk bahsettiğinde kumar oynadığını düşünmüştüm ama getiri potansiyeli olduğuna emin.
عندما ذكر ذلك لأول مرة ، افترضت إنه يقامر . لكنه بدا مقتنعاً بإمكاناته المالية

Sana kimin kumar oynadığını söyleyeyim duvardaki kablo düzeni ile biz burada kumar oynuyoruz.
هو يفعل ذلك طوال الوقت عندما كان يقامر سوف اخبرك من يقامر نحن نقامر بالاسلاك في هذا الجدار هنا

Dediğim gibi yüzüğünü saklamamı istedi. Böylece bir aile yadigarını kumarda kaybetmeyecekti.
أخبرتكَ أنه طلب منى أن أحتفظ بخاتمة ، حتى لا يقامر بـتذكار العائلة.

Kaza yaptığı gece, kulüpte kumar oynamıştı. Epey kaybetti.
بليلة الإصطدام (هاري) كان يقامر وقد خسر كثيراً.

Pekala, tekrar kumara başladıysa, bununla yüzleştirmeliyiz.
حسناً , إذا كان يقامر مجدداً علينا أن نواجهه

Ama iyi bir kaynaktan duyduğuma göre kumar oynuyormuş.
وعندما تقصيت الأمر اكتشفت أنه كان يقامر