Akranlar bunu yapıyor ve şirketlerin yaptığı şirketler için yapması inanılmaz pahalı servisleri veriyorlar. | TED | الأقران يقدمون ويفعلون أشياء التي تعتبر مكلفة بشكل غير طبيعي بالنسبه للشركات لتفعله. |
Perşembe akşamları rezil bir biberli biftek veriyorlar. | Open Subtitles | في ليالي الخميس كانوا يقدمون لنا شرائح لحم سيئه |
Buraya yakın, güzel bir otel var ve 5 çayı yapıyorlar. | Open Subtitles | ثمّة فندق قريبًا من هُنا حيث يقدمون شاي ما بعد الظهيرة |
ve tüm bu Çin lokantalarına Şans kurabiyeleri servis edildi. Bunu tabi ki biliyoruz Hatta Çin ile başlamayan | TED | وجميع هذه المطاعم الصينية كانوا يقدمون بسكوت الحظ ، وهذا ، بالطبع نحن نعرفه ، ليس صيني حتى من البداية. |
Prensipim gereği... içki servisi yapılan bir restoranda yemek yemem. | Open Subtitles | وأنا لديّ مبدىء لا أذهب لمطعمٍ يقدمون فيه الخمر أبداً |
Tuzlu balık yumurtası ikram ettiler, ama ben sevmedim. | Open Subtitles | لقد كانو يقدمون بيض السمك المالح هناك .لم يعجبني أبدا |
Polise ve İngiliz askerlere çiçek veriyorlar. | Open Subtitles | يقدمون باقات الزهور للشرطة و الجنود البريطانيون |
Saat 19:00'da ara veriyorlar, demek o zaman arayacağız. | Open Subtitles | انهم يقدمون العشاء عنا في السابعة حينها سنجري اتصالاتنا |
Bize ayırabildikleri tüm personellerini veriyorlar, ama şunu da söylemeliyim ki arama alanını daraltmadıkça, samanlıkta iğne arayacağız. | Open Subtitles | إنهم يقدمون لنا كل الموظفين بقدر ما يستطيعون لكنهم يستمرون بتسجيل ذلك ما لم نُقلّص نطاق البحث |
Katadorlar tüm nüfusa fayda sağlayan ağır, dürüst ve gerekli bir iş yapıyorlar. Ama bunun için takdir edilmiyorlar. | TED | فإن جامعي النفايات يقدمون عملا شاقا وصادقا وجوهريا في خدمة لكافة السكان، لكن لا يُعترف لهم بذلك. |
Kesinlikle bizim için çok iyi şeyler yapıyorlar. | TED | تأكدنا الآن، أنهم يقدمون لنا أشياء جيدة كثيرة. |
Ama merak etme, genelde tatlı ile birlikte karın pompası servisi yapıyorlar. | Open Subtitles | لا تقلقى, انهم يقدمون غسيل للمعدة مع المشهّيات |
Ailem bunları yıllardır restoranlarında servis ediyor. | Open Subtitles | لقد كانوا يقدمون هذا في مطعم عائلتي لعدة عقود |
Ne servis ettiklerini bilmiyorum ama mutlaka bir sürü artık vardır. | Open Subtitles | لا أعلم ماذا يقدمون, و لكنه إنصرف مسرعاً |
Belli ki burada Shirley Temple servis edilmiyormuş. | Open Subtitles | من الواضح انهم لا يقدمون شراب شيرلي تيمبل في هذه الحانة |
Yani bu akranlar var ve onlar servisi ve ürünü getiriyorlar ve şirket de şirketin iyi yaptığı şeyleri yapıyor. | TED | اذاً لدينا الأقران الذين يقدمون الخدمات والمنتج, والشركة التي تفعل الأشياء التي تفعلها الشركات. |
Size kahve ikram ederken bir yandan da sizi polise şikayet ediyorlardır. | Open Subtitles | هم النوعية الذين يقدمون لك القهوة، بينما يبلغون الشرطة عنك |
Bilgisiz Seçmen Cemiyeti Springfield Valilik seçimlerini sunar. | Open Subtitles | إتحاد المصوتون الغير متفقون يقدمون لكم إنتخابات منصب العمدة |
İleriye dönük çalışanlar bir sürü kişisel bilgi vermişler sosyal güvenlik numaraları gibi banka detayları, hepsi güvenlik bahanesiyle arka plandaki çekler içinmiş. | Open Subtitles | الموظفون الجدد يقدمون طنا من التفاصيل الشخصية مثل أرقام الضمان الإجتماعي التفاصيل المصرفية و كلها تحت ذريعة |
Çok özel bir servis sunuyorlar. | Open Subtitles | إنهم يقدمون خدمات خاصة جداً إن كان لديك أي نوع من المشاكل |
Hâli hazırda 100 milyon bakıcı var ve bunun yüzde 80'i Avrupa genelinde hizmet sağlıyor. | TED | يوجد حالياً أكثر من 100 مليون مقدم رعاية، يقدمون 80 بالمئة من الرعاية بأوروبا. |
Erkeklerin hediye verirken, daima böyle söylediklerini duydum. | Open Subtitles | سمعت الرجال يقولون هذا دائماً عندما يقدمون الهدايا |
Bunu niye yaparlar? Çünkü daha ucuzdur çünkü gerçek çevresel bedeli ödemezler. | TED | لماذا يقدمون على هذا العمل ؟ لأنه أقل تكاليفاً و لأنهم لا يقومون بتحمل التكاليف الحقيقة للبيئة |
Böyle dizilere gerçekten ödül falan vermiyorlar değil mi? | Open Subtitles | في الحقيقة هم لا يقدمون جوائز لمسلسلات كهذه، أليس كذلك؟ |