Bu insanlarla doğru muhattap olmak için elinden geleni yaparsın, ama onlar herşeyi aleyhine çevirirler ve incitebilecekleri her şeyi kullanırlar. | Open Subtitles | لا أزال غاضبة من أنَّك حتى إنْ حاولت ما بوسعك لفعل الصواب مع هؤلاء الناس فإنَّهم يقلبون كلّ شيء ضدّك |
- Evet. Kancıklar arkandan hep bir işler çevirirler. | Open Subtitles | السيدات دائماً ما يقلبون الأمور عليك |
İnekler her zaman içlerini dışlarına çevirirler. | Open Subtitles | البقر يقلبون أعمارهم من جوا لبرا دايم |
Suçun için pişman olduğunu söylediğinde, 'Tipik psikopat davranışı, pişman olmadığı halde, kurnazca pişmanım demek.' Büyücülük yapıyorlar. Her şeyi ters yüz çeviriyorlar. | TED | فأنت حين تقول أنك تشعر بالندم لجريمتك، يقولون؛ بالضبط مثل السيكوباتي أن يدعي بمكر أنه يشعر بالندم في حين أنه ليس كذلك" إنها مثل السحر. يقلبون كل شئ رأسا على عقب" |
(Kahkahalar) Sonra bu çerçeveleri ters çevirdiler ve çöp gibi hoşlanmadıkları şeyleri belirtmek için kırmızı tarafı kullandılar. | TED | (ضحك) ومن ثم يقلبون الإطارات ويستخدمون الجهة الحمراء لتحديد الأشياء التي لم يجيوها، سلال المهملات على سبيل المثال. |
Fotografın negatifi ters basılıyor. | TED | انهم يقلبون النجاتيف |
Arabaları ters çevirdiler.Altı kriz gördüm ben Bob. | Open Subtitles | كادوا يقلبون السيارة تتذكر الأزمة يا (بوب) |
Onlara ülkelerinin ve dış dünyanın gerçeğini söylemeyi o kadar çok istiyordum ki. Arap gençliği sosyal medyanın gücüyle kokuşmuş rejimlerini ters yüz ediyordu ve o dünya çapındaki ağa kendileri hariç herkes bağlıydı. Demek ki pek de dünya çapında değildi. | TED | لقد اردت و بشدة اخبارهم الحقيقة، عن بلدهم و العالم الخارجي، حيث كان الشباب العربي يقلبون انظمة بلادهم العفنة راسا على عقب، باستخدام وسائل التواصل الاجتماعي، حيث كان الجميع مرتبطا باستثنائهم بالشبكة العنكبوتية العالمية التي يبدوا انها ليست عالمية . |