Ve ömrü boyunca onu neşelendiren yada endişelendiren her şeyin, bütün mallarının, inşa ettiklerinin ticari ve bankacılık işlerinin, kızının kaybının yanında önemsiz olduğunu anladı. | Open Subtitles | و قد أدرك أن كل شئ كان يقلقه أو كان يبهجه خلال رحلة حياته كل مبيعاته و مبانيه |
Komutanlığı endişelendiren, havaalanlarının sürekli olarak bombalanmasıydı ve buna daha ne kadar dayanabilecekleri meçhuldü. | Open Subtitles | فهذا ما كان يقلقه بشده الا وهو الى متى يـستمر هـذا الـقصف الـعنيف للـمطارات و كان يتساءل فى قرارة نفسه إلى متى تستطيع قواته تحمل الأمر و قد قلت له ذات مره عندما ... : |
Sanırım onu endişelendiren de buydu. | Open Subtitles | أعتقد أن ذلك ما يقلقه |
Babam... onu rahatsız eden düşüncelerle öldü. | Open Subtitles | والدي... توفي وكان هناك شيء يقلقه. |
Zaten endişe etmesi gereken bir sürü şeyi var. | Open Subtitles | إن لديه الكثير مما يقلقه بالفعل بالوقت الحالي. |
Ken'in işi büyük darbe aldı ama eğer iş yerinde onu endişelendiren biri varsa da hiç belli etmedi. | Open Subtitles | عمل ( كين ) اخذ ضربة كبيرة لكن لو كان هناك شخص فى العمل يقلقه |
Zihninde onu rahatsız eden bir şey vardı. | Open Subtitles | شيء ما كان يقلقه. |
Onu rahatsız eden yok. | Open Subtitles | لا شيء يقلقه. |
Zaten endişe etmesi gereken bir sürü şeyi var. | Open Subtitles | إن لديه الكثير مما يقلقه بالفعل بالوقت الحالي |