Belki biraz tatlı dil onu Bo'nun bir canavar olmadığına ikna eder. | Open Subtitles | ربما قليل من الحديث العذب سوف يقنعه ان بو ليست وحشا ؟ |
Ve sanırım hapiste geçireceğin zamanı yararsız olacağına ikna etmiş bulunuyorum. | Open Subtitles | لانكدليس قاضي جيد انه ذكي وعادل, انا اعتقد ربما يقنعه. |
onu çıkmaya ikna edecek herhangi biriyle konuşup konuşmadığını biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرفين أحد قد يكون تحدث إليه أي شخص ممكن أن يقنعه بالذهاب ؟ |
onu ikna edebilecek, aklımıza gelen tarihsel her şeyi söyleyeceğiz. | Open Subtitles | يجب علينا أخباره بجميع الاشياء التي نعرفها يقنعه بشأن أحداثنا التاريخية |
Ama bir kişi, güvendiği birisi, onu ikna edebilir. | Open Subtitles | لكن رجل واحد، رجل يثق به قد يقنعه |
Evet gerçekte hiçbir şey olmadığına bir türlü ikna edemiyorum ve seni görünce düşündüm de eğer senden duyarsa eğer senin nasıl biri olduğunu görürse... | Open Subtitles | لذا لا شيء أٌقوله أو أفعله يمكن أن يقنعه... و انا فقط |
Hücre cezasından minimum güvenlikli bölüme alınınca şüphelenir. Yeni bir sorgu memuru, haberi ona ikna edici şekilde verecek. | Open Subtitles | من السجن الانفرادي الى سجن آخر هذا سيثير شكوكه - يجب على المحقق ان يقنعه - "ASH" |
Birimizin bunu yapması için onu ikna etmesi gerekecek. | Open Subtitles | و واحداً منا يجب ان يقنعه بهذا |
O "Ses" Hyun Joon ile buluşunca ona ailesinden bahsetti ve Seul'de gerçekleşecek olan nükleer saldırıyı durdurmaya ikna etti. | Open Subtitles | (صاحب الصوت" خلال إلتقائه بـ(هيون جون يخبر (هيون جون) عن والديه و يقنعه بإيقاف الهجوم الإرهابي النووي على سيؤول |
Sanki birisi aklına girip onu ikna etmeye çalışıyordu. Ha siktir! | Open Subtitles | في عقله يحاول ان يقنعه |
Oğlu onu ikna etmediyse tabii. | Open Subtitles | ليس بدون أن يقنعه إبنه. |