"يقود سيارته" - Translation from Arabic to Turkish

    • arabayla
        
    • sürdü
        
    • araba sürüyor
        
    • arabasını süren
        
    • giderken
        
    • kullanırken
        
    Bütün gün arabayla gezip babasının ajansının reklamını yapardı ve yakacağı yerleri seçerdi. Open Subtitles كان يقود سيارته طوال الوقت يبيع الاعلانات لوكالة والده و يختار اماكن لكي يحرقها
    O ise düz gelecek. arabayla ona çarpıp kartı alacağım. Open Subtitles وعندما يقود سيارته أصطدمه بسيارتي وأحصل على البطاقه
    Ve bir gün arabasını köprüden aşağıya doğru sürdü. Open Subtitles وفي يوم من الايام كان يقود سيارته على أحد الجسور
    Hadi be oradan seni salak! MP4'ü '88 yılında sürdü. Open Subtitles مهلاً ، اللعنة عليك يا أحمق كان يقود سيارته ام بي 4 في عام 88
    Çok sinirli ve kudurmuş biçimde gece saatleri, araba sürüyor ve tüm öfkesi Nicole'ye dönük. Open Subtitles وهو مليئاً بالغضب، ومليئاً بالعنف، وكان الوقتُ ليلاً، وهو يقود سيارته وواضعاً جلّ (غضبه وعنفه على (نيكول.
    arabasını süren bu adam karayolundaki bu ağaçları ve binaları fark eder arabasında saatte 300 km hızla giderken. Open Subtitles لرجل كان يقود سيارته ولاحظ بأن الأشجار و البنايات على جانب الطريق كانت تسرع
    Spassky, üzülerek söylüyorum ki, öldürüldü... geçen hafta evine giderken. Open Subtitles أورلوف في إجازة وسباسكي فأنا حزين للقول، أنه قتل وهو يقود سيارته للعمل فقط الإسبوع الماضي
    - kullanırken hiç görmedim ona yaklaşmana ne yol açtı? Open Subtitles -لم أراه يقود سيارته من قبل وما الذي جعلك تتقربين منه؟
    Ve arabayla buradan çıkıyordu bir şeyden kaçan bir adam gibi. Open Subtitles وكان يقود سيارته بالخارج هنا وكأنه يهرب من شئ ما
    Ama o, etrafını saran bütün o güzel manzaraya bakmak ve okyanusun serin esintisini hissetmek yerine, arabasını hızla sürüyor ve arabayla köprüden uçmayı düşünüyor. TED وبدلًا من الاستمتاع بالمناظر المحيطة به، ليرى ما بها من آفاق مبهجة ويشتم نسائم البحر المنعشة، بدلًا من ذلك كان يقود سيارته مسرعًا بنيّة السقوط عن الجسر بسيارته.
    Mike 19 Ocak'ta, 49ers'ın maçını babasıyla izlemek için arabayla Petalume'dan San Francisco'ya gidiyordu. TED كان مايك يقود سيارته من بيتالوما باتجاه سان فرانسيسكو ليشاهد مباراة فريق سان فرانسيسكو 49 مع والده في 19 من يناير .
    belki sadece sigara içiyorlardı -çünkü arabayla ayrılırlarken gördüm. Open Subtitles -ربما ذهبوا ليشربون سيجارة أو ما شابه -لأنّي رأيته يقود سيارته ويرحل بعيداً
    Hayal edin Dr. Schrodinger arabayla işe gidiyor-- Open Subtitles تخيلوا إن أردتم، الد. (شرودينغر) يقود سيارته متجهاً إلى العمل...
    Çok hızlı sürdü Open Subtitles كان يقود سيارته بسرعة كبيرة جدا،
    Uzaklaşana kadar sürdü ve... Open Subtitles وهو يقود سيارته قاطعاً المسافة حتّى...
    Çok sinirli ve kudurmuş biçimde gece saatleri, araba sürüyor ve tüm öfkesi Nicole'ye dönük. Open Subtitles وهو مليئاً بالغضب، ومليئاً بالعنف، وكان الوقتُ ليلاً، وهو يقود سيارته وواضعاً جلّ (غضبه وعنفه على (نيكول.
    Kesinlikle öğretmen olup kendi arabasını süren çalışırken takım elbise giyen bir adamla tanışacağım. Open Subtitles أنا سأصبح بالتأكيد معلمة وألتقي برجل يقود سيارته الخاصة ويلبس بدلة للعمل
    - Laroche bataklığa giderken başlıyoruz. Open Subtitles لا ـ نبدأ الفيلم مع لاروش يقود سيارته إلى المستنقع ـ رجل أبيض مجنون
    Babam sigorta denetçisiydi ve Jackson'ı her Porsche kullanırken gördüğünde 18 yaşına geldiğinde büyük miktarda para alacağı hakkında bir şeyler söylerdi. Open Subtitles يرى "جاكسون" يقود سيارته البورش يعلّق عن التسوية الكبيرة التي سيحصل عليها حين يصل لسن 18

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more