Ve altı aylık dönemde bunu dört ya da beş kez yapıyor. | Open Subtitles | كان يقوم بها من 4 ل 5 مرات في مدة ستة أشهر. |
ve büyük liderler büyümek ve gelişmek için farklı olarak ne yapıyor? | TED | وما هي الأشياء المختلفة اختلافا واضحا التي يقوم بها القادة العظماء لكي يزدهروا وينموا ؟ |
DH: Bir başka hokkabazın bunu yaptığını izledikten hemen sonra icat ettim. | TED | دان هولزمان : نوعا من التلاعب بالاشياء من اختراعه بعد ان شاهد لاعب خفة يقوم بها من قبل |
Ben sadece danışmanım. Çocukların her yaptığını bilemem. | Open Subtitles | أنا مستشارة المدرسة لا أعرف كل حركة يقوم بها هؤلاء الأولاد |
Buna, doğal çıkarım denir ve bu vücudunuzun yaptığı her harekette olur. | TED | وهذا يُدعى بالمنعكس الفطري وهو يحدث في كل حركة يقوم بها جسدك. |
İIginçtir, senin işini, sahiden yapacak birine vermeye karar verdim. | Open Subtitles | من المثير للاهتمام . لقد قررت اعطاء وظيفتك لشخص ما يقوم بها فعلاً |
İyi bir evladın yapması gereken her şeyi yapardım. | Open Subtitles | كل الأشياء التي من المفروض أن يقوم بها أي ابن صالح |
Rakibinin yapacağı hamleyi çok daha önceden çözüp ona göre taktik kurmalısın. | Open Subtitles | المباراة تحدد على حسب عدد الحركات التي تتوقع أن يقوم بها خصمك. |
Şu an devredeyse, onu yapıyor. | Open Subtitles | و مادام على قيد الحياة فهو يقوم بها الآن |
Hayatının son alışverişini başkaları yapıyor. | Open Subtitles | عملية التسوق الأخيرة في حياتك يقوم بها الآخرون نيابة عنك |
İyi ya da kötü olmasını umursamıyor, sadece yapıyor. | Open Subtitles | لا يهتم اذا كانت جيدة او سيئة, فقط يقوم بها |
Oyun yapıyor Hazretleri. Ama nasıl yaptığını bilmiyorum. | Open Subtitles | إنها خدعة يا سماحتك ، لكنني لا أعلم كيف يقوم بها |
Bu vampir operasyonlarını tak başına yaptığını düşünmüyorsun değil mi? | Open Subtitles | لا تعتقدها حقًّا عمليّة مداهمة مصّاصي دماء يقوم بها شخص واحد، صحيح؟ |
Diğer insanların da aynı şeyi yaptığını duyuyorsunuz. | TED | تسمع من حولك اصوات طرق يقوم بها آخرون |
plansız hareket eden nehir mühendislerinin yaptığı birşey değil. Bunu yapan bizleriz. | TED | وليست هندسة انهار مبدعة وليس من يقوم بها قوم مبدعون انه نحن |
Bu pek çok çömezin kamera karşısında yaptığı bir hatadır. | Open Subtitles | هذه غلطة يقوم بها الكثيرون على الكاميرا في المرة الأولى |
Çok heyecanlandığında çişi varmış gibi yaptığı bir dans vardır, çok komik. | Open Subtitles | هذا طريف، لديه تلك الرقصة التي يقوم بها عندما يكون متحمسا جدا |
yapacak işi olan bir tek sen mi varsın? Bence buna kendin bile inanmıyorsun. | Open Subtitles | الآن، هَلْ تَعتقدُ بأنّك الشخصَ الوحيدَ الذي لديه امور يقوم بها |
Benim ve gercek senin aksine, yapacak onemli isleri var. | Open Subtitles | على عكسي و الذي هو أنت في الواقع و الذي لديه أشياء أهم يقوم بها |
Benim yerime yapması gereken bir görev var. | Open Subtitles | هناك واجبات يجب أن يقوم بها مكاني |
Bu, saygıdeğer bir avukatın yapacağı... | Open Subtitles | انه ليس من نوعية الأشياء التى يقوم بها محامى محترم |
Bu insanların yaptıkları faaliyetler için her yerde ödüllendirildiği bir dünya. | TED | وهو عالم يحوي مكافآت في كل مكان للأعمال التي يقوم بها الناس. |