O Leydi Ludlow'a çok hoş mektuplar yazar, ama uzun aralıklarla. | Open Subtitles | إنه يكتب دائماً للسيدة ليدلو رسائل مبهجة لكن تستغرق دهراً لتصل |
O sadece Anarşist Günlüklerini yazmadı, Onun bağımsızlığa inancı vardı... | Open Subtitles | فهو لم يكتب فقط يوميات فوضوي ولكن كان لديه شجاعة |
Sivil Savaş'ta hemşirelik yapmış ve güzel bir şiir yazmış. | Open Subtitles | كان يعمل ممرض في الحرب الأهلية وكان يكتب شعراً عظيماً |
yazması, dua etmesi, Tanrıya gün ışığında nasıl görünür olabileceğini sorduğu mesajlar göndermesi gerek. | TED | لقد أراد أن يكتب ويصلي ويرسل الكثير من الرسائل إلى الله يستعلم فيها عن كيفية جعل نفسه معروفاً في وضح النهار. |
Başka kimsesi olmadığı ve birine mektup yazmak zorunda olduğu için bana yazmıştı. | Open Subtitles | كتب لي لأنه ليس لديه أحد آخر و كان عليه أن يكتب لأحد |
Ek olarak, insanların ne istediğini öğrenmek için beyaz tahtaya farklı menü yazdı. | TED | كان يكتب قائمة طعام مختلفة على الجانب بقلم للسبورة ليكتشف ما يريده الناس. |
Her yıl, şu kapının yanında dururduk ve her yıl, elime şöyle yazardı: | Open Subtitles | كُلّ سَنَة كنا نَقِف قُرْب ذلك الباب وكُلّ سَنَة كان يكتب في يدي |
Millet, eğer bir daire bulursam birinizden bana referans mektubu yazmasını istiyorum. | Open Subtitles | يا رفاق لو أعجبتني شقة أريد أحدكما أن يكتب خطاب توصية لي |
Şirket reklamı yazar gibi değil, insanlk için yazan biri gibi. | Open Subtitles | ولست من النوع الدعائي أو الذي يعمل لدى أحد يكتب له |
Öğrencilerime en mutlu hissettikleri an hakkında yazmalarını söylediğimde, çoğu çocukkenki bir sanat deneyimi hakkında yazar. | TED | عندما أطلب من طلابي أن يكتبوا عن أسعد لحظاتهم، العديد يكتب عن تجاربهم المبكرة كأطفال. |
Bilim kurgu yazarı David Brin, birçok farklı von Neuman makinesinin var olduğu ve eşzamanlı çoğaldığı bir evren hakkında yazar. | TED | مؤلف الخيال العلمي دايفيد برين يكتب عن عالم توجد فيه مختلف آلات فون نيومان التي تتكاثر معًا |
Bu konuda Türlerin Kökeni'nde hiçbir şey yazmadı. | TED | حسناً لم يكتب أي شئ حول ذلك في كتاب أصل الأنواع. |
- Muhtemelen şiiri şimdi yazmadı. Daha önce yazdı, ama muhtemelen sadece o kelimeyi ekledi. Yani "muzlu süt" kelimesini. | Open Subtitles | أعتقد أنه لم يكتب هذه القصيدة الآن أي أنه كتبها من قبل ثم أضاف كلمة ميلك شيك |
O da bunun hakkında yazmış ama sahtekar gibi hissetmiş ve kendisini yanlış ifade ettiğini düşünmüş. | TED | ثم كان يكتب عن ذلك الأمر، وشعر أن هذا عبارة عن خدعة وكان يسيء تصوير نفسه. |
Dünyanın yemek hakkında yazması ve yemekten öğrenmesinin, ve dünyanın yemeği düşlemesinin bir yolu vardır. | TED | ويوجد هناك اسلوب يتصور به العالم الغذاء, الاسلوب الذي يكتب به العالم عن الغذاء ويتعلم عن الغذاء |
Senatör Kinli, bunu yazmak onu öldürmüştür. | Open Subtitles | سيناتور شانلي لا بد أنه قتله لكي يكتب هذا |
Bu kehanet için de geçerli, ama neden bunu yazdı? | Open Subtitles | هذا هو الحال النبوة, ولكن لماذا أنه لم يكتب ذلك؟ |
Aslına bakarsanız, karısına her gün yazardı. | Open Subtitles | في الواقع ، كان يكتب رسائل إلى زوجته كل يوم |
O halde başrahipten başdanışmana özel bir mektup yazmasını isteyeyim. | Open Subtitles | سأطلب من رئيس الكهنة أن يكتب إلى كبير المستشارين. |
O da senin gelişimin hakkında her ay rapor yazacak. | Open Subtitles | و الذي سوف يكتب تقارير شهرية عن مدى التقدم لديك |
Hayır, öyle bir şey hiçbir yerde yazmaz. | Open Subtitles | لا . لا شيء على هذا النحو يكتب في أي مكان |
Demek yetenekli değil. Bir şey yazmamış. | Open Subtitles | إذن,فليس لديه اى موهبة,ولم يكتب أى شىء مهم |
Dünya da kim karmasık ve anlamsız bir şey yazabilir? | TED | من ذلك الذي يكتب شيئاً مُلتف و معقد وتافه مثل هذا؟ |
Kredi kartı dökümleri gösteriyor ki geçtiğimiz birkaç ay boyunca kendine reçete yazıyormuş. | Open Subtitles | بيانات البطاقة الإئتمانية خلال الشهور الماضية توضح أنه كان يكتب وصفات طبية لنفسه. |
Mezar taşıma adımı başkası yazsın. | Open Subtitles | ماذا؟ لا تدع أحداً آخر يكتب اسمي على قبري |
Benny Olson ismini yazıp göndermeden önce babam öldü. | Open Subtitles | مات أبى قبل أن يكتب بنى جولسون اسمه ويرسله إليه |