"يكرهه" - Translation from Arabic to Turkish

    • nefret ettiği
        
    • nefret eder
        
    • nefret ediyor
        
    • ondan nefret
        
    • nefret ederdi
        
    • sevmiyor
        
    • nefret eden
        
    • nefret ediyordu
        
    • nefret ettiğini
        
    Sanırım kız arkadaşından ve nefret ettiği TV işinden uzak kaldığı için memnun. Open Subtitles اعتقد بأنه سعيده لانه سوف يبتعد عن صديقته وعمله في التلفاز الذي يكرهه
    Çünkü orası bir kilise. Düzenin simgesi. nefret ettiği her şey. Open Subtitles ، لأنها هى الكنيسة . المؤسسة ، كل شئ يكرهه
    Ya da direk suratına vurabilirsin, bundan nefret eder. Open Subtitles او تستطيع فقط لكمه في وجهه اللعين لانه يكرهه ذلك
    Erkekler, evlilik teklifiyle ilgili her şeyden nefret eder. Open Subtitles عرض الزواج يشمل كل شيء يكرهه الرجل
    Herkes ondan nefret ediyor. Bu benim önümde olmayacak. Open Subtitles إنه طفل بالفعل الجميع يكرهه ولن أسمح بحدوث هذا أمامى
    Ondan nefret ediyor. Belki ipeğe alerjisi vardır. Open Subtitles . إنه يكرهه فقط ، ربما هو متحسس من القماش
    50 papeline girerim ki, herkesin ondan nefret ettiğini anladığında bu okuldan gider. Open Subtitles على 50 دولار، أقول غريب الاطوار هذا فور إدراكه سيغادر أن كل يكرهه
    Çünkü baban ondan nefret ederdi, onu ölesiye dövmüştü. Open Subtitles لأن والدك كان يكرهه. وفاز تقريبا عليه بالإعدام.
    Bir kâşık suda fırtına koparan tiplere dönüşmeye başlıyor, hani insanların nefret ettiği. Open Subtitles أتعلم, لقد بدأ بالفعل في الظهور كالشخصية المناسبة لدراستي؟ الشخص الذي يحب أن يكرهه الناس؟
    Kendi babasından nefret ettiği kadar ondan nefret eden bir oğlu vardır. Open Subtitles وانفصل مثله أيضاً، وله إبن يكرهه بقدر ما هو يكرّه أبيه
    Artık herkesin nefret ettiği adam gibi bir halk kahramanı olacağım! Open Subtitles سأكون بطلة الطائرة, مثل هذا الرجل الذي يكرهه الجميع الآن,
    Jason Lawrence gökte mavi ışıklar gördüğünü ve gizemli bir biçimde nefret ettiği ton balığından üç kutu yediğini söyledi. Open Subtitles جايسون لورينس قال بأنه رأى نور أزرق في السـماء ثم تم إرغامه بطريقة غامضه على أكل 3 علب تونه طعام كان يكرهه
    Mesaj panosundaki herkes ondan nefret eder. Open Subtitles الجميع يكرهه في غُرف المحادثات.
    Hayır, Sammy'yi 9. sokaktaki yuvaya bırakamam, Liza. Oradan nefret eder. Open Subtitles لا ، لن اترك (سامى) فى الشارع الثامن (انه يكرهه يا (ليزا
    Bu kediyi çok seviyorum, ama baban ondan nefret ediyor. Open Subtitles وأنا أحبه لكن والدك يكرهه ويستمر بقول أنه كسول يأكل وينام فقط
    Çünkü son göreceği insanın benim gibi ondan nefret ediyor olmasını istiyorum. Open Subtitles أظن لأنني أريد آخر شخص يراه أن يكرهه بقدر كرهي له
    Herif gerçekten uyuzun tekiydi. Herkes nefret ederdi. Open Subtitles هذا الشخص كان غبياً الكل يكرهه
    Fiyatları düşürülsün isteniyor ve bay D de bunu sevmiyor Open Subtitles إنخفضت أرباح السيد دي مما إضطره لخفض الأسعار ذلك شيء يكرهه السيد دي
    Aynı zamanda mesele onu öldürecek kadar nefret eden birinin bulunmasıydı. Albay. Open Subtitles و السؤال هو من كان يكرهه لدرجة ان يقتله ؟
    Adamımız kurbanı tanıyordu ve ondan nefret ediyordu. Open Subtitles أنا متأكد أن القاتل يعرفه تمام ، وأيضـا يكرهه

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more