| İnanç, resmi bir duruşma için yeterli kanıt olduğuna ikna olmuştur. | Open Subtitles | اقتنع المؤمنون بأن هناك ما يكفي من الأدلة لجلب محاكمة رسمية |
| Mahkeme, bu davanın görülmesi için yeterli kanıt bulunduğunu anlamıştır. | Open Subtitles | تجد المحكمة ما يكفي من الأدلة لإقرار محاكمة |
| Ancak polis, soruşturma açmak için yeterli kanıt olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لكن الشرطة قالت أنه ليس هناك ما يكفي من الأدلة لفتح التحقيق. |
| Seni ve ortağını hapse gönderecek kadar delil var. | Open Subtitles | وهناك ما يكفي من الأدلة لإرسالكِ أنتِ وشريككِ للسجن. |
| Orada hepimizi mahvetmeye yetecek kadar delil var. | Open Subtitles | فهناك ما يكفي من الأدلة لإسقاطنا جميعاً |
| Adamı ömür boyu içeri Atacak kadar kanıtımız var. | Open Subtitles | ولدينا ما يكفي من الأدلة لإعدام الرجل. |
| Onu mahkum ettirecek kadar kanıtımız yoktu. | Open Subtitles | لدي ما يكفي من الأدلة لإدانته |
| Bana baldızını tutuklamak için yeterli kanıt var demiştin. | Open Subtitles | قلت لي - كان لديك ما يكفي من الأدلة لاعتقالها. |