"يكن شيئاً" - Translation from Arabic to Turkish

• şey değildi
• hiçbir şeydi
• şey değil
• şey değilmiş
• şey olmadı

"Normal bir Alman'ın yapacağı şey değildi bu."
لم يكن شيئاً معروفاً أن يفعله الألمانى العادى

Bu hiç bir şey değildi. Tek bir dikiş ve sadece 20 dakika.
هذا لم يكن شيئاً ذو قيمه إبرة وحيدة فى 20 دقيقة

Önemli bir şey değildi. Sadece yanlış anlama.
أجل, هذا لم يكن شيئاً كان مجرد سوء تفاهم

Zaten hiçbir şeydi, gerçekten.
لم يكن شيئاً في الواقع لقد ثملنا تماماً من أثر الخمر

Kozmik bir şey değil.
بدأت الأجراس بالرنين حرفياً لم يكن شيئاً كونياً

Neyse, biliyorsun sürekli dinliyorum sanki bunlar bir şey değilmiş gibi.
عموماً, طوال الوقت أسمع كما تعلمين ,كما لو لم يكن شيئاً

Hey, sen bir şey yaptığın hiç bir şey olmadı.
لم يكن شيئاً خطيراً لأنك توليت أمره

Gerçekten, mühim bir şey değildi Çatıya uçtum, iki kurşun durdurdum sadece Bilirsin, acemi süper kahramanın ilk günü türünden.
حقاً , لم يكن شيئاً مهماً لقد طرت إلى السطح و أصابتني رصاصتين كما تعلمين , كأول يوم يمر به أي بطل خارق

Beyzbolu çok severdi, üzerinde çalıştığı formül top sahasının bilet değişikliğini önceden haber veriyordu. Yani, kesinlikle öldürülmeye değer bir şey değildi.
للتنبؤ بتغير اسعار التذاكر بملاعب كرة القاعدة، لم يكن شيئاً يستحق القتل من أجله

- Önemli bir şey değildi. Bu sadece benim neler kaybettiğimi fark etmemi sağladı.
لم يكن شيئاً لكن ذلك جعلنى أدرك كم كنت تائهة

Bu çocuk senin için bir çekten başka bir şey değildi.
هذا الطفل لم يكن قطاً.. لم يكن شيئاً إلا دفتر شيكات لك

İlk başta önemli bir şey değildi ama sonra büyük bir olay oldu.
أنظري ، لم يكن شيئاً مهماً لكنه أصبح كذلك

Bilirsin bu kişisel bir şey değildi.
لم يكن شيئاً شخصياً ، أنت تعلم ذلك

Eminim bu bir şey değildi.
أنا واثقة أن ما حدث لم يكن شيئاً

...iyi bir şey değildi değil mi?
لأنه لم يكن شيئاً جيداً، أليس كذلك ؟

Çektiğim acılar, oğlumun ölümüne yakın oluşu seyretmek yanında hiçbir şeydi
لم يكن شيئاً مقارنةً بمشاهدة ابني بهذا القرب ليموت

Biraz daha bekle canım. Bu gördüğün hiçbir şeydi.
.إنّك عالق هُناك، يا عزيزي .ذلك لم يكن شيئاً.

çünkü dün gece olan şey, hiçbir şeydi.
لأن ما حدث البارحة لم يكن شيئاً

Önemli bir şey değil. Eyalet pikniği gibi bir şey.
لم يكن شيئاً فاخراً, بل ربما كانت حفل ولاية

Bu bir şey değil. Bir şey olmasa paylaşmazdın.
هذا ليس حقيقياً، لم تكوني لتذكرين الأمر لي إن لم يكن شيئاً حدث.