Sana anlatacak zamanı olmadı, şimdi onun adına da konuşuyorum. | Open Subtitles | هو لم يكن لديه الوقت ليخبرك لذا أن سأتكلم من أجله |
Çok şanslıyım çakmaklı tüfeğini dolduracak zamanı olmadı. Charlie? | Open Subtitles | كنت محظوظاً لانه لم يكن لديه الوقت الكافي لتعبئة بندقيته تشارلي؟ |
Ama düşünmek için zamanı yoktu, yada beni artık önemsemiyordu. | Open Subtitles | لكنه, لم يكن لديه الوقت ليفكر أو يهتم بي |
Onun yapmadığına eminim. O kadar zamanı yoktu. | Open Subtitles | من المؤكد أنه لم يصنعها لم يكن لديه الوقت الكافي لذلك |
Ve çok sık giderdi. Bana da pek fazla öğretemedi yani. | Open Subtitles | وكان يذهب كثيرا ولم يكن لديه الوقت الكافي لتعليمي , لذلك... |
Sanırım Bay Durant'ın bizzat gelip de sana haber verecek kadar vakti olmamış. | Open Subtitles | حسنٌ، أعتقدُ بأنّ السيّد (دوران) لم يكن لديه الوقت ليخرج ويُخبركَ هذا بنفسه |
Selefinizin bu hassas meseleyle ilgilenmek üzere... birini görevlendirmeye zamanı olmadı. | Open Subtitles | سلفكم لم يكن لديه الوقت لوضع شخص ما مسؤول عن هذا الموضوع الحساس |
Zincirlerden kurtulup onu öldürecek kadar zamanı olmadı ki. | Open Subtitles | لم يكن لديه الوقت لتحرير نفسه وقتلها |
Paraşütün açılacak zamanı olmadı. | Open Subtitles | لم يكن لديه الوقت لفتحها. |
O bir sporcuydu ve ödevleri için yeterince zamanı yoktu, o yüzden ben de matematik ve edebiyatta yardımcı oldum. | Open Subtitles | مفهوم؟ , و هو كان نجماً , لم يكن لديه الوقت لأداء فروضه المنزلية لذا ساعدته |
Evet, el yordamıyla yaptı keza yeni bir sayaç yapmak için hiç zamanı yoktu. | Open Subtitles | أجل، فعل ذلك يدوياً، لأنّه لم يكن لديه الوقت لإنشاء مؤقّت جديد للوقت |
zamanı yoktu, baba. | Open Subtitles | لم يكن لديه الوقت يا أبي |
Ve çok sık giderdi. Bana da pek fazla öğretemedi yani. | Open Subtitles | وكان يذهب كثيرا ولم يكن لديه الوقت الكافي لتعليمي , لذلك... |
Dosyalarını silecek kadar vakti olmamış. | Open Subtitles | يكن لديه الوقت ليمحو بياناته |