| Bir baba olmanın hakkında birçok dini metin var ve hiç bir zaman bakmaya vaktim olmadı. | Open Subtitles | و هناك تعاليم كثيره فى الكتاب المقدس عن الأبوه لم يكن لدي الوقت لقرائتها |
| Hastaneye gidene kadar, bana ne olduğunu düşünmeye vaktim olmadı. | Open Subtitles | لم يكن لدي الوقت لتفهم ماحدث لي حتى وصلت إلى المستشفى |
| Annemi ziyarete geldim, sadece bir kaç gün işte, yani hiç vaktim olmadı. | Open Subtitles | لقد كنت أزور أمي و أنا هنا لأيام قليلة فقط لذلك لم يكن لدي الوقت لأتصل |
| Buraya gelmeden önce kendime çeki düzen verecek vaktim yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي الوقت لأصلح من نفسي قبل المجيء |
| Tuzaktı. Başka bir şey verecek vaktim yoktu. | Open Subtitles | ، لقد كان الأمر معداً مسبقاً . لم يكن لدي الوقت لأبيع غيرها |
| Üzgünüm, evrakları doldurmaya zaman yoktu. | Open Subtitles | اسف لم يكن لدي الوقت لانهاء الاعمال الكتابية. |
| Üzerimi değiştirecek vaktim olmadı. | Open Subtitles | أجل، لم أفعل، لم يكن لدي الوقت لتغيير ملابسي. |
| Cevap vermem gereken bir sürü e-mail var, ve markette duracak vaktim olmadı, | Open Subtitles | لا بد لي من الإجابة على مجموعة من رسائل البريد الإلكتروني ولم يكن لدي الوقت للتوقف عند السوق |
| Hastalanmadan önce şu aileyi öldürmek için basitçe vaktim olmadı. | Open Subtitles | ببساطة لم يكن لدي الوقت الكافي قبل ما أمرض لأقتل تلك العائلة |
| Doğrusu, bunu düşünmeye pek de vaktim olmadı, geri dönüşümü bile düşünemedim. | Open Subtitles | لكي اكون منصفة لم يكن لدي الوقت لأفكر بخصوص لو هذه تذكرة ذهاب بدون عودة او لا |
| Kusura bakma, temizlemek için vaktim olmadı. | Open Subtitles | متأسف, لم يكن لدي الوقت لكي أقوم بالترتيب |
| Onun için vaktim olmadı. | Open Subtitles | لم يكن لدي الوقت للوصول إلى ذلك. |
| Teçhizatımı toparlamaya vaktim olmadı. | Open Subtitles | لم يكن لدي الوقت لإحضار أدواتي |
| Alışverişe gidecek vaktim olmadı. | Open Subtitles | لم يكن لدي الوقت للذهاب إلى المتجر |
| Ama yemekten önce aşağı inmeye vaktim olmadı ve şimdi de eve gideceğiz. | Open Subtitles | لكن لم يكن لدي الوقت للنزول قبل العشاء -والآن نحن في طريقنا إلى المنزل |
| Soru soracak vaktim yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي الوقت لطرح الكثير من الأسئلة له |
| Veda partileri organize edecek vaktim yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي الوقت لأرتب حفلةَ للوداع |
| Üzgünüm, Frank. Traş olacak vaktim yoktu. | Open Subtitles | "أنا آسف ، "فرانك لم يكن لدي الوقت للحلاقة |
| Randevu alacak vaktim yoktu. | Open Subtitles | أنا لم يكن لدي الوقت لتحديد موعد |
| Bunu test etmek icin zaman yoktu. | Open Subtitles | أنا لم يكن لدي الوقت لاختباره. |
| Ben bile frenler vurmak için zaman yoktu. | Open Subtitles | لم يكن لدي الوقت للضغط على الفرامل حتى |