Derken, ilk ayrılığını yaşadı, ki bu hiç hoş değildi. | Open Subtitles | ثم تعرضت لأول انفصال عن فتى مما لم يكن لطيفاً |
Biliyor musun, bu hiç de hoş değildi. | Open Subtitles | هل تعلم ماذا ؟ ذلك لم يكن لطيفاً على الإطلاق |
Sonunda kocası ilgilendi fakat hiç hoş değildi. | Open Subtitles | في النهاية زوجها فعل، لكن الأمر لم يكن لطيفاً جداً |
Çok özür dilerim, Tibby. Sözlerim hiç de hoş değildi. | Open Subtitles | أنا حقاً آسفة يا (تيبي) فما قلته لم يكن لطيفاً |
Çünkü bana karşı hiç nazik değildi. | Open Subtitles | لأنه لم يكن لطيفاً يوماً معي |
O bana pek iyi davranmazdı. | Open Subtitles | لم يكن لطيفاً معي ... |
Markette yaptığın hiç hoş değildi. | Open Subtitles | لم يكن لطيفاً جداً ما حدث في السوق |
Yaptığım hiç hoş değildi. Ve daha yarı yolda... "Bu kızlarla ne yapıyorum ben?" dedim. | Open Subtitles | لم يكن لطيفاً منّي، و معظم الطريق أفكّر، "ماذا أفعل مع هذه الفتيات؟" |
Bu hiç hoş değildi. | Open Subtitles | هذا لم يكن لطيفاً |
Bu hiç de hoş değildi. | Open Subtitles | هذا لم يكن لطيفاً |
Bu hiç hoş değildi. | Open Subtitles | ذلك لم يكن لطيفاً بالمرة |
İlk olarak arabadan atıldım ki bu hiç hoş değildi şimdi de Dante'nin parayı aldığını duyuyorum ve sen bunun hakkında bir şey bilmiyorsun. | Open Subtitles | في البداية، طُردت من الشاحنة لم يكن لطيفاً والآن أسمع أنّ (دانتي) حصل على المال |
Bu hoş değildi Britta. | Open Subtitles | ذلك لم يكن لطيفاً |
Yaptığınız hiç hoş değildi. | Open Subtitles | ذلك لم يكن لطيفاً |
Bu hiç hoş değildi . | Open Subtitles | ذلك لم يكن لطيفاً |
Yaptığı şey hiç hoş değildi. | Open Subtitles | أن ما فعله لم يكن لطيفاً |
Dün gece Burski'yi ekmeniz hoş değildi. | Open Subtitles | (اسمعوا ، تخلصكم من (بيرسكي . البارحة لم يكن لطيفاً |
Bu pek hoş değildi. | Open Subtitles | هذا لم يكن لطيفاً جداً |
Hiç hoş değildi, Ted. | Open Subtitles | "هذا لم يكن لطيفاً ، "تيد |
Hayır Sherlock, bu nazik değildi. | Open Subtitles | كلا، كلا (شارلوك) ذلك لم يكن لطيفاً |
Norma'ya karşı iyi davranmazdı. | Open Subtitles | لم يكن لطيفاً مع (نورما) |