"يكن هناك وقت" - Translation from Arabic to Turkish

    • vakit yoktu
        
    • zaman yoktu
        
    • vaktimiz olmadı
        
    • vaktim yoktu
        
    • vaktim olmadı
        
    • zamanımız olmadı
        
    Her biri için ayrı ayrı mezar kazacak vakit yoktu. Open Subtitles لم يكن هناك وقت لحفر قبر لكل جثة على حده
    Ne demek vakit yoktu? Mason iyi mi? Open Subtitles ماذا تعنى بأنه لم يكن هناك وقت وماذا عن ميسون ، هل هو بخير
    Aslında başkanla özel olarak da görüştü ama ne yazık ki fotoğraf çektirmek için yeterli zaman yoktu. Open Subtitles في الواقع هو التقى بشكل خاص مع الرئيس لكن للأسف، لم يكن هناك وقت لأخذ صورة
    Sorular için zaman yoktu Yapmam gerekeni yaptım. Open Subtitles لم يكن هناك وقت للأسئلة لذا فعلت مايجب علي فعله
    Duygusal. Yeniydi, o yüzden resmî olarak bildirmeye vaktimiz olmadı. Open Subtitles كانت حديثة فلم يكن هناك وقت لتوثيق اي شئ
    Evet, seni arayacak vaktim yoktu. Her şey bir anda oldu. Open Subtitles أجل لم يكن هناك وقت للإتصال بك , وضع جنوني
    Bırak budamayı, ağaçlarımı düşünmeye bile vaktim olmadı. Open Subtitles لم يكن هناك وقت لأفكر فى أشجارى ناهيك عن أن تكون مجردة
    Üzgünüm. Düzgün olarak test edecek zamanımız olmadı. Open Subtitles انا اسفة و لكن لم يكن هناك وقت الاختباره
    Maalesef programda değişikliği yapmaya vakit yoktu. Open Subtitles للأسف , لم يكن هناك وقت لتصحيح الجدول الزمني للبرنامج
    Emin olmak için bakmak istedim ama vakit yoktu. Open Subtitles و لقد أردت الرجوع للتأكد من ذلك و لكن لم يكن هناك وقت كافي
    Ama yanlış iliklemiş. Bak. vakit yoktu. Open Subtitles ماعدا ذلك , انها قد اخطئت في زرر المعطف لم يكن هناك وقت
    Fakat yanıbaşınızda, bağırsanız duyulacak mesafedeki Kudüs'te bulunan dostunuz Nicodemus'a gelince vakit yoktu. Open Subtitles لكن لم يكن هناك وقت لـ... ... نيكوديمس،الذييعيشهنا في جيروسالم، التصويب مسافة...
    Ama zaman yoktu, belki prxima savaşı için. Open Subtitles ولكن ذلك لم يكن هناك وقت ، ربما كان للحرب القادمة.
    Toparlanacak başka ilişkiler varken geçmişi üsteleyerek kaybedecek zaman yoktu. Open Subtitles لم يكن هناك وقت للاستغراق في الماضي في ظل الاهتمام بالشؤون الأخرى.
    Kapıdan çıkıyorduk. Değiştirmeye zaman yoktu. Open Subtitles كنا نركض عبر الباب ولم يكن هناك وقت لتعديله
    Çiftlikte çok korkuyordum. Korkudan başka bir şey hissetmeye zaman yoktu. Open Subtitles هناك في المزرعة، كنت خائفة جدًا لم يكن هناك وقت لتشعر بأي شيء آخر
    Doğru düzgün yapmak için vaktimiz olmadı. Open Subtitles لم يكن هناك وقت لنفعل أفضل من هذا
    Bazen mumu söndürdüğüm zaman gözlerim çabucak kapanıyordu bunu kendi kendime söylemek için bile vaktim yoktu... ..uykuya dalıyorum. Open Subtitles "احيانا,عندما اطفأت شمعتي عيناي تغمضان بسرعة بحيث لم يكن هناك وقت لأقول لنفسي
    Bir şeyler öğrenecek kadar çok vaktim olmadı. Open Subtitles وقد ماتت أمك ولم يكن هناك وقت لتعليمك اكثر
    Daha zamanımız var sanıyordum. Hiç zamanımız olmadı ki. Open Subtitles أعتقدت أنه سيكون هناك وقت ولكن لم يكن هناك وقت

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more