"يلتقون" - Translation from Arabic to Turkish

• buluşuyorlar
• buluşacaklar
• tanışır
• toplanıp
• buluşuyor
• buluşurlar
• tanıştığını
• buluşup
• görüşmeli
• bir araya
• buluşmuştuk
• tanıştıkları

Bu insanlar bahsi denizde yapıp kıyıda buluşuyorlar.
حسناً إذاً هؤلاء الناس يراهنون على البحر ثم يلتقون على الشاطئ ؟

Washington Anıtı'nda Marine One'ın aynısı iki helikopterle buluşacaklar.
سوف يلتقون باثنان متماثلاتان من سلاح البحرية عند نصب واشنطون التذكاري

Yani, insanlar tanışır ve bir bok söylemeden ayrılırlar.
أقصد أن الناس يلتقون ببعضهم و يغادرون إلى بلد آخر من دون قول شيء

Erkekler her gece küçük gruplar halinde toplanıp oraya giderlerdi.
الرجال يذهبون إليه كل ليلة... . يلتقون في مجموعات صغيرة...

Diğer ajanlar ilk vakaya bakan John Caulfield ile buluşuyor.
العملاء الآخرون يلتقون مع جون كالفيلد الشريف من القضية الاصلية

Bizimle geçitte buluşurlar.
سوف يلتقون بنا على الطريق

İnsanlarının %20'sinin eşleriyle işte tanıştığını biliyor musun?
هل كنت تعلم بان 20% من الناس يلتقون بشركاء حياتهم في العمل؟

Belki de buluşup virüsçe şeyler yaptıkları bir restoran?
ربما مطعما حيث يلتقون و يقومون بفعل أشياء فيروسية؟

Herkes gece 22'de, benimle görüşmeli. Elimizde adres var.
سوف يلتقون اليوم في العاشرة مساءاً ونحن لدينا العنوان

"Erkekler bir araya gelip geziyorlar, kızlar bir araya gelip çıkıyorlar. "
الشبان يلتقون و يخرجون, الشابات يلتقين و يتحاورن

Clive ve Juliana diye iki seksi alter ego yaratıp otel barında buluşmuştuk.
لقد أخترعنا شخصيتين مثيرتين "كلايف" و "جوليانا" - يلتقون في بار الفندق

Birçok insan, biriyle tam olarak tanıştıkları anda çekilmiş bir fotoğrafa sahip olduklarını söyleyemez.
تعلمين، ليس الكثير من الأشخاص يمكن أن يقولوا أن لهم صورة بالضبط في اللحظة التي يلتقون فيها شخصاً ما

Benim tahminimce bir saat içinde buluşuyorlar.
تخميني أنه المنطق يقول بأنهم يلتقون خلال ساعة أو نحوها

Haftada birkaç sefer toplu sürüş için buluşuyorlar.
يلتقون كمجموعة دراجين بضع مرات في الاسبوع

Sanırım yarın akşam yine buluşuyorlar.
سوف يلتقون غدا ليلا على ما أعتقد

Siz, Bayan Allen'la konuştuktan sonra sizinle orada buluşacaklar.
سوف يلتقون بك هناك مرة واحدة تحدثت فيها إلى السيدة الين

Hayır, hayır, hayır, hayır. Bizimle orada buluşacaklar.
لا، لا، لا، لا، أنه المكان الذي سوف يلتقون به بنا

insanlar tanışır ve bir bok söylemeden ayrılırlar. Burada yaptıkları şey bu.
أقصد أن الناس يلتقون ببعضهم و يغادرون إلى بلد آخر من دون قول شيء

First class'ta uçuyor olacaklar, ve uzun bir akşam yemeğinin ardından, toplanıp beni nasıl mahvedeceklerini tartışacaklar.
سوف يجيئون طيراناً في الدرجة الأولي و بعد عشاء فخم سوف يلتقون في غرفة ما

Potsdam Konferansı için Üç Büyükler buluşuyor.
الثلاثة الكبار يلتقون ضمن (فاعليات مؤتمر (بوتسدام

Parisli aşıklar Robinson'da buluşurlar
عشاق باريس يلتقون عند (روبنسون)

İnsanların birbirleriyle rastgele tanıştığını düşünmüyorum.
لا أظن أن الناس يلتقون هكذا عشوائياً.

Kurt adamlar ön tarafta buluşup bütün gece duruyorlar.
المستذئبون يلتقون بالخارجَ طوال ساعات الليل

Bir gece klüp sonrası, bir araya gelip ekonomik zorluklardan bahsederler.
بليلة واحدة بعد إغلاق النادي ، يلتقون جميعهم ويتحدّثون عن مشاكلهم الماليّة

Anlayacağın üzere bu ülkeye küçük biri geldiğinde korkarım ki ilk tanıştıkları insanın evinde yaşamaya başlamazlar.
كما ترى حين يأتي أشخاص يافعين لرؤية البلاد فهم لا ينتقلون هكذا، بالأشخاص الذين يلتقون بهم أولا