"يمكنك العيش" - Translation from Arabic to Turkish

    • yaşayamazsın
        
    • yaşayabilirsin
        
    • yaşıyorsun
        
    • kalamazsın
        
    • kalabilirsin
        
    • yaşayamayacağını
        
    • yaşayamayacağın
        
    • yaşayabiliyorsun
        
    Bu şekilde yaşayamazsın. Her şey çok mükemmel. Open Subtitles لا يمكنك العيش بالطريقة التي تعيش بها إنها مثالية جداً
    Onu tanırsın onu seversin, onsuz yaşayamazsın: Open Subtitles أنت تعرفها, ومولع بها ولا يمكنك العيش من دونها
    Sen öyle yaşayabilirsin belki ama benim için geçerli değil. Open Subtitles ربما يمكنك العيش كذلك ولكننى لا أستطيع, حسنا؟ أريد دليل
    Doğrudan vurulmazsan burada epey yaşayabilirsin. Open Subtitles في حالة القصف المباشر يمكنك العيش لفترة طويلة هنا
    Böyle yalnız başına nasıl yaşıyorsun? Open Subtitles كيف يمكنك العيش هكذا وتقضين وقتًا طويلًا لوحدك
    Carin, çarşıda kalamazsın, biliyorsun değil mi? Open Subtitles كارين.. تعرفين أنه لا يمكنك العيش في السوق.. أليس كذلك؟
    Fakat dürüstçe söyleyeyim, sen benim kardeşimsin ve istediğin kadar bende kalabilirsin. Open Subtitles ولكن، صدقاً، أنت أخي يمكنك العيش في منزلي إلى أيّ وقت تشاء
    Bu diğer kadın olmadan neden yaşayamayacağını bilmek benim için önem taşıyor. Open Subtitles سيكون من الجيد أن أعرف لماذا لا يمكنك العيش مع إمرأة أخرى
    Geçmişle yaşayamazsın. Yenilenmelisin. Open Subtitles لا يمكنك العيش فى الماضى يجب أن تواصل حياتك, دع الأمر يمر
    Anılarla yaşayamazsın, değil mi? Onlardan çok var. Open Subtitles لا يمكنك العيش في الذكريات هناك فقط الكثير منهم
    Anılarla yaşayamazsın, değil mi? Open Subtitles لا يمكنك العيش في الذكريات هناك فقط الكثير منهم
    Yani, bütün hafta enkaz halindeydin. Bu şekilde yaşayamazsın. Open Subtitles اعني، يا إلهي لقد كنتِ حطام هذا الأسبوع ولا يمكنك العيش بهذه الطريقة
    Hadi, biraz ye. Afyonla yaşayamazsın. Open Subtitles هيّا، اقتاتي قليلاً لا يمكنك العيش على اللوندوم
    Demek istediğim bugünü geçmişte yaşayamazsın çünkü o zaman geleceğin geçmişin neyse o olur. Open Subtitles ولكن ما أقوله أنه لا يمكنك العيش اليوم في الماضي لأن مستقبلك سوف يبدوا كما كان بالأمس
    Ama şu an herhangi bir belirti yok. Hastalığın belirtileri çıkmadan yıllarca yaşayabilirsin. Open Subtitles لكن حالياً ، ليس لديكِ اي اعراض ، يمكنك العيش سنوات قبل ظهور أي عرض
    Bu yalan üstüne yalan saçmalığında sen yaşayabilirsin ama ben yapamıyorum. Open Subtitles هذا لم يعد يطاق ربما يمكنك العيش هكذا، أنا لا
    Gerçekten benle yaşayabilirsin Ama üzülme Open Subtitles انا جادة يمكنك العيش معي ولا تكوني حزينة
    ben aşktan bahsediyorum sen midenden bununla nasıl yaşıyorsun? Open Subtitles ...أنا أتحدث عن الحب وأنت تتكلم عن معدتك كيف يمكنك العيش معه؟ ...
    Dış halkada aptal olursan hayatta kalamazsın... Open Subtitles لا يمكنك العيش بالفضاء الخارجى اذا كنت غبياً
    Hadi ama! Bu o kadar da büyük bir mesele değil. Sen annende kalabilirsin. Open Subtitles بربّك، هذا ليس بالأمر العصيب يمكنك العيش في منزل والدتك
    Bensiz yaşayamayacağını düşünüyordun ki ben de senin için aynı şekilde hissediyorum. Open Subtitles كنت تفكر أنه لا يمكنك العيش من دوني وهو ما اشعر به تماماً نحوك
    Bensiz haftanın dört günü yaşayamayacağın olayına ne oldu? Open Subtitles ماذا حلّ بـ "لا يمكنك العيش بدوني لأربعة أيّام في الأسبوع"؟
    Yaptığın şeyden sonra hâlâ nasıl yaşayabiliyorsun? Open Subtitles كيف يمكنك العيش مع نفسك بعدما فعلته؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more