Kanser hastası durumunda birinin bu eğlence uyuşturucuları kullanmasını düşünemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تخيل مريضة بالسرطان في حالتها تستخدم عقارات ترويحية |
- Sarhoş olduğunu da düşünemiyorum. | Open Subtitles | كايت : كنت ثملة توني : ولا يمكنني تخيل ذلك أيضا |
Ama seninle, ilk kez bunu hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | ولكن معك، فهي أول مرة يمكنني تخيل فيها هذا |
Bu olayın, bazı acılı anıları tekrar hatırlattığını hayal edebiliyorum. Evet. | Open Subtitles | يمكنني تخيل أن هذا بالتأكيد يرجع بعض الذكريات المؤلمة |
Sensiz kaldığımı hayal edemiyorum. Sana ihtiyacım var. | Open Subtitles | لا يمكنني تخيل الحياه بدونك انا احتاج لك |
Bunun senin için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum ama kocan bu şekilde yaşamak istemiyordu. | Open Subtitles | لا يمكنني تخيل صعوبة هذه اللحظة بالنسبة لكِ لكن زوجك لم يكن يريد العيش هكذا |
Bir avuç bahanenin bir insanın insanlığına neler yapabilir tahmin edebilirim sadece. | Open Subtitles | يمكنني تخيل ما الذي يمكن أن تفعله العديد من الأعذار لبشرية أحدهم |
Muazzam bir şey olmanın nasıl bir his olduğunu hayal bile edemem. | Open Subtitles | لعلمكِ، يمكنني تخيل كيف سيبدو ذلك الأمر، رائعة بشكل إستثنائي. |
Larry, bugünlerde nasıl bir baskı altında olduğunu düşünemiyorum bile. | Open Subtitles | لا يمكنني تخيل الضغط الذي تمر به هذه الأيام |
New York'ta yaşadı eğer yaşamasaydı, neler yaşayabileceğini neler yapabileceğini düşünemiyorum. | Open Subtitles | لقد عاشت في مدينة نيويورك ولكن إذا لم تفعل يمكنني تخيل جميع الأشياء التي يمكن أن تكون قد فعلتها |
Bugün son bir görüşmem daha var ama açıkçası sizden daha çok sevebileceğim birini düşünemiyorum. | Open Subtitles | لدي مقابله واحدة أخرى اليوم ولكن لأكون أمينة , لا يمكنني تخيل أن يعجبني أي أحد أكثر منكم يا رفاق |
Sen ne diyorsun Bates? Dul Hanım'ı telsiz radyoyla düşünemiyorum leydim. | Open Subtitles | لا يمكنني تخيل الكونتيسة الأرمله مع لاسلكي، سيدّتي |
Sisli gösteren duvağıyla bir gelin. Hiç görmedim ama hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | لم يسبق أن رأيتُ عروسًا لكن يمكنني تخيل مظهرها |
Bazı kişilerin gerçekten şöyle düşündüğünü hayal edebiliyorum şu anda "Kadınlar da patronluk taslıyor". | TED | يمكنني تخيل بعض الحضور هنا يقولون لأنفسهم: "النساء كعادتهن." |
-Tanrım, ne durumdaydım. -Evet, hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | لقد كنت في حالٍ يرثى له - نعم، يمكنني تخيل ذلك - |
-Tanrım, ne durumdaydım. -Evet, hayal edebiliyorum. | Open Subtitles | لقد كنت في حالٍ يرثى له - نعم، يمكنني تخيل ذلك - |
Ve nasıl düşünürsem düşüneyim seni sevmediğimi hayal edemiyorum. | Open Subtitles | و لا يهمني ما تظنه في هذا و لا يمكنني تخيل نفسي بدون حبك |
Şeytan köpeğinin çalışmasının ona ne kadar büyük bir zarar verdiğini hayal edemiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني تخيل الصدمة التي عانت منها بسبب الأفعال القذرة للكلب الشيطاني |
tahmin edebiliyorum. Ama bu konuda şu an konuşamam. | Open Subtitles | يمكنني تخيل ذلك لكن لا يمكنني التحدث الآن |
Senin de aynı şekilde hissettiğini tahmin edebiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني تخيل فقط أنك تشعر بالمثل |
Seni o şekilde reddetmemden sonra ne hissettiğini sadece tahmin edebilirim. | Open Subtitles | يمكنني تخيل كيف تشعر . . بعد أن |
Yüzbaşı, şu an nasıl hissettiğinizi hayal bile edemem... | Open Subtitles | أيها الكابتن , يمكنني تخيل ما تشعر به الآن |
"Çok güzel birisinin burada yalnız olabileceğini hayâl edemiyorum" | Open Subtitles | لا يمكنني تخيل أحد بهذا الجمال يمكن أن يكون وحيداً |