| Şahsen akrabalarımla tanışmak için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن تنتظر لتلبية أقاربنا، شخصيا. |
| Odaya dönmek için sabırsızlanıyorum gerçi. | Open Subtitles | أنا فقط لا يمكن أن تنتظر للحصول على العودة إلى الغرفة، على الرغم من. |
| Gelecek ay buradan gitmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | الله، وأنا لا يمكن أن تنتظر للحصول وتا هنا الشهر المقبل. |
| bekleyebilir. Ne? Ne? | Open Subtitles | لنقوم بذلك، هذه القضية يمكن أن تنتظر قضية آردين تبدو معقدة |
| Yanık ten açılmak için bekleyebilir fakat babam diyor ki hayırlı saatler çok nadir gelir. | Open Subtitles | سمرة الكركم يمكن أن تنتظر لكى تبهت بعيدا لكن أبي يقول بأنّ اللحظات السعيدة من الصعب الحصول عليها |
| Hayır, hayır. İki dakika daha Bekleyemez misiniz? | Open Subtitles | لا يمكن أن تنتظر دقيقتين فقط أكثر من ذلك؟ |
| Lincoln'a haklı olduğunu söylemek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن تنتظر أن أقول لينكولن كان على حق، |
| Sıradaki için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن تنتظر لواحد الخاص بك المقبل. |
| O kaltağı alaşağı etmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن تنتظر إلى أن الكلبة القمامة. |
| Ona karısının geldiğini söylemek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | لا يمكن أن تنتظر أن أقول له زوجته القادمة. |
| - Noel Baba'nın gelmesi için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن تنتظر أن يأتي سانتا. لا يمكنك؟ |
| Seninle evlenmek için çok sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | وأنا لا يمكن أن تنتظر أن تكون متزوجة لك. |
| Biliyor musun, bu kaydı Jack'e göstermek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أنت تعرف، أنا لا يمكن أن تنتظر لإظهار جاك هذه اللقطات. |
| Ve ı eve gitmek için sabırsızlanıyorum. Ikiniz de hatırlıyorum. Geceler. | Open Subtitles | وأنا لا يمكن أن تنتظر إلى العودة إلى ديارهم، ويغيب كل واحد منكما، ليلة سعيدة. |
| - Blair'in kirli işleri bekleyebilir. | Open Subtitles | الأعمال الخاصة بمذكرات بلير يمكن أن تنتظر |
| Balık kroketiler bekleyebilir. | Open Subtitles | أولئك يصيد الأعواد يمكن أن تنتظر. |
| bekleyebilir misiniz, teşekkür ederim | Open Subtitles | يمكن أن تنتظر رجاءً، شكراً لكم |
| - Evet, cebir bekleyebilir. | Open Subtitles | ـ أجل ، مادة الجبر يمكن أن تنتظر. |
| Düşüneceğim. - BiR dakika Bekleyemez misin? | Open Subtitles | أنا سأفكر في ذلك هل يمكن أن تنتظر للحظة؟ |
| Annem de seni görmek için sabırsızlanıyor kız. | Open Subtitles | أنت تعرف أمي لا يمكن أن تنتظر لرؤيتك مرة أخرى, فتاة. |
| Ben sadece sabirsizlaniyordu. | Open Subtitles | أنا فقط لا يمكن أن تنتظر. |
| Aslında evden ayrıldığımız zaman uzaklaşmak için sabırsızlanıyorduk. | Open Subtitles | والحقيقة هي عندما غادرنا المنزل، ونحن لا يمكن أن تنتظر للحصول على بعيدا. |