Burada görevli değil, gücü yok. Bulsa da davayı sana devredecektir, doğru mu? | Open Subtitles | هو لا يملك أي سلطة هنا وسيضطر لتسليمه لنا على طبق من ذهب |
Çünkü hikayesi tutarsız, şahidi yok, bir de bunların üstüne şerefsizin teki. | Open Subtitles | لأن قصــته ضعيــفة، لا يملك أي عــذر، وفوق كــل هــذا، هـو أحمــق. |
bir karısı var, ve görünen o ki, kimse fotoğrafını çekememiş. | Open Subtitles | انه متزوج، ولكن يبدو انه لا احد يملك أي صورة لزوجته |
Pete'in intiharının cevabını bulamayan, yas tutan bir topluluktu. hiçbir cevap yok. | TED | في مجتمع حزين والذي لم يكن يملك أي أجوبة عن أسباب انتحار بيت، لا جواب على الإطلاق |
Nasıl bilirsin? En başında hiçbir şey yoktu elinde! Eli iyi olmasa sonuna kadar gitmezdi. | Open Subtitles | لم يكن يملك أي ورقه على الطاوله انه لم يكن سيبقى متواجد الا إذا كان يمتلك ورقه مربحه |
Ve gerçekten yapmak istedikleri şeyi gösteriyorlar, çünkü ofiste elektrik aydınlatması yok. | TED | وهم يمارسون ما يُشيرون الناس إليه و هذا المكتب لا يملك أي إنارة كهربائية على الإطلاق. |
Bu işte çalışan kişilerin duyguları yok değil. | TED | لا يوجد أحد لا يملك أي عواطف تجاه هذا العمل. |
Ama ayakkabı alacak parası yok ve bu yüzden borç bulmak zorunda kalacak. | Open Subtitles | أبي لا يملك أي مال حتى نهاية الشهر فلهذا فسيضطر للاستدانة |
Yaşamın kutsallığına hiç saygısı yok mu? Kendine nasıl doktor der? | Open Subtitles | لا يملك أي ذرة ندم على سلب حياة كيف يتجرأ على تسمية نفسه طبيب؟ |
Burada kimsenin evcil hayvanı yok mu? Daha tek bir köpek bile görmedim. | Open Subtitles | هل يملك أي أحد حيوانات في هذا المكان أنا لم أرى أي كلب إلى الآن |
Ama işin aslı, elinde bir şey yokken bile kazanır. | Open Subtitles | ولكن الأمر هو أنه ينتصر حتى لو يملك أي شيء |
Adalet ve hakla ilgili söyleyecek bir şeyi yoktur. | TED | ولا يملك أي شيء حيال تكافؤ الفرص أوالعدالة. |
Çocuklarının adını yazdığı bir karton parçasından başka apartmanında değerli sayılabilecek bir şey yoktu. | TED | لم يكن يملك أي شيء ذو قيمة في شقته باستثناء قطعةٍ صغيرةٍ من الورق المقوى كتب عليها أسماء أطفاله. |
Bu, liderlerin vasıflarından bir tanesidir: yönettiği insanların, onun hayal ettiği şeyi kavramaları konusunda şüphesinin bulunmaması. | TED | أليس كذلك ؟ إن احدى صفات القائد انه لا يملك أي شك ولا للحظة واحد بقدرة الأشخاص الذين يقودهم لكي يحقق الذي يحلم به |
Karaya çok büyük bir veri akışı olacak ve tamamı kullanmak isteyen herkese açık olacak. | TED | سيكون هناك فيض كمي هائل من البيانات كله متاح لأي شخص يملك أي رغبة في إستخدامه |
hiçbir şey düşünmediği için düşüncelerini okumak mümkün değil. 200 dolar arttırıyorum. | Open Subtitles | لا تستطيعين قراءة أفكاره، لأنه لا يملك أي منها |
Demek ki sen her şeye ve hiçbir şeye sahip olan bir adamsın. | Open Subtitles | إذن فأنت رجل يملك كل شيء ولا يملك أي شيء |
Ayrıca kızlarıyla ilgili olaylardan hiçbir bilgisi yokmuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | أيضاً يبدو أنه لا يملك أي فكرة عن أي شئ يجري مع بناته |