"يمنعه من" - Translation from Arabic to Turkish

    • engelleyen
        
    • alıkoymadı
        
    • engelleyecek
        
    • alıkoyabilir ki
        
    • engelliyor
        
    • çıkarmaktan alıkoymuyor
        
    Sadece burada onun alanın en üst noktasından gitmesini engelleyen bir urgan bulunuyor. TED إلا أن هناك حبل صغير هنا، والذى يمنعه من تخطي مجاله المغناطيسي
    Onu engelleyen sorunlar olduğunu söyleyenler var. Open Subtitles هناك من يقولون أنه يعاني من عجز يمنعه من التأليف
    Ama tabii bu onu benimle seks yapmaktan alıkoymadı, o başka. Open Subtitles و بالطبع ، هذا لم يمنعه من ممارسة الجنس معى ، حسناً ؟
    Ama bu onu Dünya'yı şekillendiren güçler hakkında radikal ve tartışmalı bir teori sunmaktan alıkoymadı. Open Subtitles لكن ذلك لم يمنعه من أن يضع نظرية جذرية عن القوي التي شكلت الأرض
    Peki Amerikalılar olayı anlayıp bize misilleme yapana kadar, kitabını açıp her ismi teker teker aramasını ne engelleyecek? Open Subtitles ...ما الذي يمنعه من أخذ ذلك الكتاب ...والإتصال بكل الأسماء الواحد بعد الآخر... ...حتى يعرف الأمريكان أنه نحن وينتقم؟
    Blais hırçın köpekbalığını tutamıyor ama tahta parçası balığın dalmasını engelleyecek. Open Subtitles لا يُمكن لــ بليَز البقاء مُمسِكا ً بالقرش الجلْد، ولكنَّ هذا الطوف الخشبي يمنعه من الغطس.
    Düşünüyordum da, eğer hayalet fiziki bir varlığa sahipse ve kendini gösteriyorsa, onu birinin peşinden gitmekten ne alıkoyabilir ki? Open Subtitles إذا كان الشبح يتواجد جسدياً ويظهر نفسه فما الذي يمنعه من الخروج لملاحقة شخص ما
    Arthur'un hayatına kasteden kişiyi tekrar denemekten ne alıkoyabilir ki? Open Subtitles أيًّا يكن المسؤول عن الهجوم على حياة (آرثر)، ماذا يمنعه من المحاولة مجدّدًا؟
    Ama hastalığı ne gördüğünü anlatmasını engelliyor. Open Subtitles لكنه مصاب بالخرف هو يمنعه من أن ينقل ما شاهده.
    Bu durum, onu piyanosunun önüne çömelip her 6-8 ayda yeni bir tane çıkarmaktan alıkoymuyor. Open Subtitles وهذا لا يمنعه من الجلوس أمام لوح المفاتيح وكتابة كتاب جديد كل ست أو ثمانية أشهر
    Ve, onun geri dönüp ortalığı kasıp kavurmasını engelleyen tek şey de senin sözün. Open Subtitles والآن الشيء الوحيد الذي يمنعه من صبّ دمار لا يوصف هو كلمتك.
    Yani sizi eve bıraktıktan sonra sahile dönüp gümrük memuruna saldırmasını engelleyen bir şey yoktu? Open Subtitles - اذا لم يكن هناك شيء يمنعه من مغادرة المنزل الذي انت فيه ويعود الى السفينه ويهاجمها
    Hani... Yaranın enfekte olmasını engelleyecek bir şey gibi. Open Subtitles أظن أنه شيء يمنعه من أن يتلوث
    Kemikle tedon arasındaki ilik hareket etmesini engelliyor. Open Subtitles لا بد و أن المشكله هي أن العظم محتجز قباله الوتر مما يمنعه من التحرك
    Bu durum, onu piyanosunun önüne çömelip her 6-8 ayda yeni bir tane çıkarmaktan alıkoymuyor. Open Subtitles هذا لا يمنعه من الجلوس أمام لوحة مفاتيح حاسوبه وتأليف كتاباً جديداً كل ستة إلى ثمانية أشهر

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more