O tekneyi aldım. Geçen yıl havuz yaptırdık. Sadece yeni bir arabaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | حصلت على قارب، ووضعت البركة في السنة الفائتة ، لا ينقصني سوى السيارة |
Aletleri aldım. Yastıkları aldım. Tek ihtiyacım kereste. | Open Subtitles | عندي المعدات، عندي الوسادات، لا ينقصني سوى الخشب |
Buradaki tek eksik bilardo masası. Güzel bir 8 top oynamak gibisi yoktur. | Open Subtitles | لا ينقصني إلّا طاولة بليارد، لا أفضل من مباراة شيقة بـ 8 كرات. |
Hayır, eksik olan on dakika önce ısmarladığım sütlü kahve. | Open Subtitles | كلا، ما ينقصني هو القهوة بالحليب التي طلبتها قبل عشر دقائق |
Tabii. Bir o eksikti zaten. Kalabalık bir süpermarket. | Open Subtitles | بالتأكيد, هذا ما ينقصني سوبرماركت مزدحم |
İki adam eksiğim var ve üretimde 3 saat gerideyim. | Open Subtitles | ينقصني الان رجلين , ثلاث ساعات متخلفاً عن الإنتاج |
Tanrım ihtiyacım olan son şey biraz daha basın. | Open Subtitles | يا للهول, هذا ما ينقصني المزيدمنالصحافة. |
Tam ihtiyacım olan şey. Gidip büyük bir parti bulacağım. | Open Subtitles | ما ينقصني تماماً، سأعرف تفاصيل الحفل الكبير |
Hanımefendi, ben zaten hep kan emici bir asalaktım. Tek ihtiyacım olan şey bir evrak çantasıydı. | Open Subtitles | سيدتي، كنت بالفعل طفيلة ماصـّة للدم كل ما كان ينقصني هو حقيبة |
İhtiyacım olan her şey bu, ha? Ofiste berbat bir gün daha değil. | Open Subtitles | هذا ما ينقصني يوم لعين آخر في المكتب |
Şu an ihtiyacım olan son şey Miami Emniyetine suç profilimin dağıtılması. | Open Subtitles | "فآخر ما ينقصني الآن هو أن يتمّ تحليل سلوكي لكامل مدينة (ميامي)" |
Tam da ihtiyacım olan şey! Affedersiniz. | Open Subtitles | هذا ما ينقصني ، آسف فهذا ليس خطأكِ |
Hayatımda eksik olanları bulmak için sizden kaçmak gerek sanıyordum ama tek eksik olan şey ailemmiş. | Open Subtitles | يا الهي ،لقد اعتقدت اني يجب ان اذهب بعيد عنكم ياجماعة لأجد ماكان ينقصني في حياتي لكن ماافتقده حقا هو عائلتي |
Tam olarak mutlu olmam için eksik olan şey de bu zaten. | Open Subtitles | هذا هو الشيء الوحيد الذي ينقصني لتحقيق السعادة الكاملة |
Şu anda tek eksik olan şey deli milyarder. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي ينقصني هو البليونير المجنون. |
Harika. On üçüncü kat, bir bu eksikti. | Open Subtitles | أوه عظيم،الطابق ال13 هذا ما كان ينقصني |
Yalnızca tek bir kağıt eksikti. | Open Subtitles | كان ينقصني بطاقة واحدة لأكمل المجموعة. |
Bir bu eksikti! | Open Subtitles | ذلك ما كان ينقصني أناس تنظر الى أشيائي. |
İlaçlarımı almak için 40 dolar eksiğim var. | Open Subtitles | ينقصني 40 دولاراً لوصفاتي الطبية |
Demek, yıllardır turnelerdeyken kaçırdığım şey buymuş, öyle mi? | Open Subtitles | هذا ما كان ينقصني من كل تلك السنين على الطريق؟ |
Bir şeyleri kaçırıyorum. | Open Subtitles | اتضح أنه ينقصني شيء |
Artık hayatımın geri kalanında neleri, kaçırdığımı bilerek yaşayacağım. | Open Subtitles | والان بالنسبة لبقية حياتي سوف اعرف ما ينقصني |
Bu sikko herife "adam" denmez ama, yine de bir kişi eksildi ve sende de plaj topu büyüklüğünde kadın taşağı var ve ben onlardan çıkan hiddetten yararlanmak isterim. | Open Subtitles | طبعًا هذا الحثالة لا يعتبر رجلًا، ورغم ذلك، ينقصني رجل. ولديك جسارة عارمة، وأود الإفادة منها. |
elimde olmayan tek şey geçit adresi ve birkaç çeviremediğim pasaj. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي ينقصني هوّ إحداثيات البوّابة وثمّة بعض المقتطفات لم أقدر على ترجمتها |