O küçük bok va-bina ile her çekimden sonra kan şekerim düşüyor. | Open Subtitles | مستوى السكر لدي يهبط في كل مرة أصور فيها مشهداً مع التافه |
Şimdi kimseyi öldürmüyoruz diye fiyatlar neden düşüyor ki? | Open Subtitles | لما يجب أن يهبط السعر لمجرد أننا لن نقتل أي شخص؟ |
Güvenlik dalgıçları inebileceği kadar iniyor ve sonra duruyorlar. | Open Subtitles | يهبط غوّاصي الأمان بقدر ما يستطيعون ويتوقّفون |
Dakikada 10000 feet alçalıyor. | Open Subtitles | يبدو أنه يهبط بمعدل 10000 قدم في الدقيقة |
Tırmanacak, yürüyecek, inecek hatta lanet tepeden düşecek. | Open Subtitles | سيتسلق ، يسير ، يهبط بالحبل وسيقع من أعلى جبل |
Şimdi, indiğinde onu besleyeceksin ki senle ilgili olumlu düşünsün. | Open Subtitles | بعدما يهبط ستقوم بإطعامه حتّى يكون له شعور إيجابي نحوك |
Ve yere yaklaşmaktayken kolları aşağı çekip inişe geçecek, biraz yavaşlayacak ve güzel bir iniş gerçekleştirecek. | TED | المعلق 2: وما سيقوم به حين يقترب من الأرض هو شد مسمار العقدة ليتوهج، لكي يبطئ نفسه قليلا، و يهبط بسلاسة. |
Bu ortalamanın üzerinde, ama eğilim düşüyor. | Open Subtitles | إنه هذا أعلي من المتوسط, لكن المؤشر يهبط للأسفل. |
Pekala heyecan yükseliyor, tavana çarpıyor ve büyük bir gürültüyle yere düşüyor. | Open Subtitles | مستوى اﻹثارة يرتفع ليصل السقف ثم يهبط محدثاً جلبة.. |
Tansiyonları düşüyor. Sistoliği güçlükle koruyorlar. | Open Subtitles | ضغط الدم يهبط عمودياً الضغط الانقباضي متماسك بصعوبة |
Asansörü sizin için tuttum, Bay R. 'Yalnız' Rhodes Ekspresi, aşağıya iniyor. | Open Subtitles | لقد ابقيت المصعد لك يا سيد " ر" "رودس الوحيد " السريع يهبط |
Frankın durumu biliniyor. İniyor çıkıyor. | Open Subtitles | و سعر الفرانك الذي يهبط و يعلو .. |
Cray Key'e iniyor. Key West Narkotik polisine bildir. | Open Subtitles | -هو يهبط في جراي كي ابلغ وكالة مكافحة المخدرات |
Doğu yönünden New York'a doğru alçalıyor.. | Open Subtitles | مازال يهبط باتجاه الشرق نحو نيويورك |
Kendiliğinden alçalıyor. Şimdi de tırmanıyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | كان يهبط من نفسه ويبدو الان أنه يرتفع |
Paraşütler sadece blöf için. Adam yere inecek. | Open Subtitles | ليست المظلاّت إلاّ خُدعة سوف يهبط بالطائرة. |
Bu doğal öğe şehre indiğinde sürreal bir durum oluşuyor. | TED | إنها سريالية عندما يهبط هذا العنصر الطبيعي في المدينة. |
Mekik iniş tesisinden havalandık -- mekikler buradan havalanıyor ve buraya iniş yapıyor. | TED | اقلعنا من منشأة هبوط المكوك حيث يقلع و يهبط المكوك. |
Adalet sadece yukarından inen ve her şeyi doğru yapan bir şey değildir. | TED | العدالة ليست شيء يهبط من الأعلى ويصحح كل شيء. |
Eğer Singapore izleme istasyonu doğruysa, roket Rusya'ya inmediyse nereye indi? | Open Subtitles | لو محطة مسار سنغافورة بتاعتنا صحيحة حول ان الصاروخ لم يهبط في روسيا اذن أين هبط؟ |
Ancak şimdi kış dönemine girerken düşüş göstermesini bekliyoruz. | Open Subtitles | خلال الربع الأخير ولكن نحن نتوقع أن يهبط وقت دخولنا إلى الشتاء |
Hispanik kadınlara gelince, bu rakam yaklaşık 58 sente kadar düşer. | TED | عندما نتكلم عن اللاتينيات فأنه يهبط إلى 58 سنت |
Nabzı 48 ve hızla düşmeye devam ediyor. -Çocuğu tanıyor musun? | Open Subtitles | بطء حاد في ضربات القلب معدل القلب نزل حتى 48 و لازال يهبط |
Dümdüz aşağıya indiğini ve çarpmadan önce yön değiştirdiğini gördüm. | Open Subtitles | رأيته يهبط ،ثم غير اتجاهه فجأة قبل اصطدامه |
Takım lideri, Yüzbaşı Johnson'ın aşağı inerken bağlantı halkası koptu. | Open Subtitles | الملازم أول جونسون،، قائد الفريق كان يهبط أسفل المنحدر عندما انقطعت وصلته |
Ona uçağını hiç kimsenin göremeyeceği çöle indirmesini söyle. | Open Subtitles | اخبره ان يهبط بطائرته فى الصحراء حيث لا يمكن رؤيته |