"يهتفون" - Translation from Arabic to Turkish

    • tezahürat
        
    • bağırıyor
        
    • bağırıyorlar
        
    • bağırıp
        
    • alkışlıyorlar
        
    • alkış
        
    • alkışlar
        
    • bağırırlar
        
    • haykırıyorlar
        
    Her kalkış ve inişte tezahürat yapıyorlar. TED كما أنهم يهتفون عند كل عملية إطلاق وكل عملية هبوط
    Tribünlerde Sultan için tüyler ürperten bir tezahürat var. Open Subtitles هنالك نشاط مثير في المدرجات الجميع يهتفون لــ سلطان
    Otuzbeş bin kişi topu izleyerek tezahürat etti. Open Subtitles خمسة وثلاثون ألف شخصاً على أقداهم, يهتفون من أجل الكرة
    Herkes hala Sultan için bağırıyor, onun için umutlarını kaybetmiyorlar. Open Subtitles ما زال الجميع يهتفون لـ سلطان إنهم يأملون للأفضل
    Orada birşey diye bağırıyorlar. Bu olayla ilgili oldukça ısrarcı oluyorlar. Open Subtitles إنهم يهتفون بشيء ما ويبدوا أنهم مصررون عليه
    Görünen o ki, bir grup siyahi çocuk "Siyahi Güç" diye bağırıp iki lise öğrencisini sopalamışlar. Open Subtitles يبدون كحفنة من الفتية السود يهتفون بـ القوة السوداء وهم يضربون إثنان من البيض المهووسين من المدرسة الثانوية
    Bu film henüz sınıflandırılmamıştır. - Seni alkışlıyorlar! Open Subtitles لم يتم تقييم هذا الفيلم بعد إنهم يهتفون لك
    Herkes etrafta hopluyordu. tezahürat yapıyorlardı. Open Subtitles كل الرجال كانوا يقفزون و يصرخون و يهتفون
    Kızlar o kadar çok sabırsızlanıyorlar ki her şeye tezahürat yapıyorlar. Open Subtitles أصبحت الفتيات عصبيّات جدّا، سوف يهتفون لأيّ شيء.
    Ama dediğim gibi, şimdilik tezahürat ediyor olabilirler ama emin ol, yuhalamak için sabırsızlanıyorlar. Open Subtitles ولكن كما قلت، ربما هم يهتفون لك الآن ولكن صدقني، هم يريدونك أن تخسر
    Ama kalanlar, uzun uzun, kuvvetlice ve yüksek sesle Eve'e tezahürat yaptılar. Open Subtitles لكن الذين بقوا يهتفون بصوت عال بشهوة واشتياق إلى "إيف".
    Ben de tezahürat ediyorlar sanmıştım. Open Subtitles وأنا إعتقدت بأنّهم كانوا يهتفون
    Bir grup insan bağırıyor, tezahürat ediyordu, Open Subtitles حشد من الرجال كانوا يهتفون ويصفقون
    Ama uçurumun ucundayken halatlarım bağlı ve arkadaşlarım bağırıyor: Open Subtitles ولكني ابقا على الحافة والحبال من حولي, واصدقائيي يهتفون لي
    60,000 insan seni seyrediyor. bağırıyorlar. Adını haykırıyorlar. Open Subtitles ستين ألف شخص يشاهدونك يحيونك, يهتفون بإسمك
    Kalabalığın içindesin. "Van Damn!" diye bağırıyorlar. Open Subtitles كنت في منتصف الحشد وكان الجميع يهتفون باسمك
    Orada külotum inmiş duruyordum ve kıçımı bütün dünyaya gösteriyordum bu üç adam aletini içime sokuyordu, diğerleriyse bağırıp alkışlıyordu ve sen bana bütün yapabileceğinin bu olduğunu söylüyorsun. Open Subtitles انا واقفه هناك بملابسي الداخليه تحت انظار العالم الخارجي وثلاثة رجال هجموا عليه و اخرون يهتفون ويصفقون وانت واقفة هناك تخبيريني هذا افضل شيء تستطيعين عملة.
    - Beni haber değeri olmayan bir videonun peşinden koştuğum için manidar şekilde alkışlıyorlar. Open Subtitles إنهم يهتفون إلى الفيديو بسخرية الذي قادني إلى مطاردة بلا خبر
    Harika. 60 milyon dolar zarardayız ama daha fazlası için alkış tutuyorlar. Open Subtitles رائع، لقد خسرنا 60 مليون دولار وهم يهتفون لخسارة المزيد
    İnsanlar onlar için sıraya girer. Onları alkışlar. İsimlerini bağırırlar. Open Subtitles الناس يحتشدون لهم يهتفون لهم، يصيحون باسمائهم
    Bize kazık atarsan o kazığın ucunda kelleni görmek için bağırırlar. Open Subtitles وإذا انقلبت علينا، سوف يهتفون لرؤية رأسك معلّقاً فوق حديدة كبيرة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more