Bulutları yoğun ve Titan'ın yüzeyine yağıyor, gölleri ve denizleri sıvı metanla dolduruyor. | TED | تتكاثف غيومه لتتحول إلى مطرٍ يهطل فوق سطح تايتن، وذلك لتحافظ على البحيرات والبحار المملوءة بالميتان السائل. |
Gece uyanık olacağım, yağmur şiddetli yağıyor. | Open Subtitles | سوف أكون فوق طوال الليل والمطر يهطل على عبر سقف الغرفه |
öyle çok yağdı ki insanlar partiyi terkedemedi. | Open Subtitles | كان يهطل بغزارة حتى ان الناس لم يستطعوا مغادرة الحفل |
Esen rüzgârı, yağan yağmuru, ve yakan ateşi. | Open Subtitles | الريح التي تهب المطر الذي يهطل النار التي تحرق |
Buralarda yağmur bazen yılda 1-2 kez yağar. | Open Subtitles | بالقرب من هنا المطر يهطل مره او مرتين بالعام. |
Yağmur yağmaz ve ürün alamazlarsa, bu insanların nasıl bir umutsuzluğa kapılacaklarını düşünün. | Open Subtitles | تخيل اليأس الذى يصيب الناس اذا لم يهطل المطر ويفسد المحصول |
Bugün yağmur yağacak gibi, Sayın Yargıç. | Open Subtitles | سوف يهطل المطر اليوم يا حضرة القاضي |
Yağmur yağıyordu ve ben nehire düştüm ve sen de arkamdan atladın. | Open Subtitles | كان المطر يهطل وسقطت في الماء وقفزتي ورائي |
Tepelerine cehennemi yağdıralım. Mike, sen olduğunda daha çok eğleniyorum. | Open Subtitles | سأجعلها تبدو و كأن الجحيم يهطل عليهم مايك ، بوجودك يكثر المرح |
Gün boyunca yağmur yağıyor, kimse TV seyretmiyor ve Ross ünlü. | Open Subtitles | المطر يهطل طوال اليوم .. ولا احد ! يشاهد التلفاز .. |
Kar yağıyor. Gidilemez. Kalmalı. | Open Subtitles | الثلج يهطل ، لا يمكنكم الذهاب ، عليكم بالبقاء. |
Yeni bir sömestr ve şakır şakır yağmur yağıyor... | Open Subtitles | المطر يهطل كل يوم منذ بداية هذا الفصل الدراسي! |
Bu susuz kalbime gözlerin yağmur gibi yağıyor. | Open Subtitles | ".. بهذا القلب المتعطش" "أحب المطر الذي يهطل من عنينيك" |
Bu susuz kalbime gözlerin yağmur gibi yağıyor. | Open Subtitles | ".. بهذا القلب المتعطش" "أحب المطر الذي يهطل من عنينيك" |
Kar çok uzun süre yağdı. | Open Subtitles | ظل الثلج يهطل لفترة طويلة |
Bir anda nasıl yağdı? | Open Subtitles | كيف للمطر أن يهطل فجأه ؟ |
Bugün yağan yağmuru hepiniz gördünüz. | Open Subtitles | لقد رأيتم جميعكم المطر الذي كان يهطل اليوم. |
Ama herkes şunu da bilir, yağmur gökten yağar. | Open Subtitles | لكن ليس علينا رؤية السماء لرؤية من أين يهطل المطر. |
- Canım, orası Los Angeles. Orada yağmur yağmaz. | Open Subtitles | عزيزتي، هذه لوس انجلوس لن يهطل المطر هذا الوقت |
Bugün yağmur yağacak gibi, Sayın Yargıç. | Open Subtitles | سوف يهطل المطر اليوم يا حضرة القاضي |
Yağmur yağıyordu ve köprü kaygandı. | Open Subtitles | كان المطر يهطل والجسر يسبب الإنزلاق |
Tepelerine cehennemi yağdıralım. Mike, sen olduğunda daha çok eğleniyorum. | Open Subtitles | سأجعلها تبدو و كأن الجحيم يهطل عليهم مايك ، بوجودك يكثر المرح |
Haritayı değiştirdin ama yağmuru sen yağdırmadın. | Open Subtitles | أنت عدلت الخريطة لكنك لم تجعل المطر يهطل |
Yıllardır düzgün bir yağmur yağmadı. | Open Subtitles | لم يهطل المطر هنا لأكثر من عام. |
Böylece bu ufaklık yumurtadan çıkıyor, havalanıyor, ve otomatikman yağmurun olduğu yere taşınıyor. | TED | إذاً، حين يفقس اليعسوب الصغير هنا، فإنه يصعد في الهواء، ويُحمَل تلقائياً حيث يهطل المطر. |
- Yağmur yağmayacak. | Open Subtitles | المطر لن يهطل أوه؟ |
Böylece yağmur evin içine de yağmış olur! Gerçekten çok eğlencelidir! | Open Subtitles | المطر يهطل عندي من الداخل و من الخارج هذا أمر مضحك فعلًا |
"İspanya'da yağınca yağmur Her yer çamur olur." | Open Subtitles | المطر في اسبانيا " يهطل غالبا في السهول " |