"يودون" - Translation from Arabic to Turkish

    • istiyorlar
        
    • istiyor
        
    • isteyen
        
    • ister
        
    • isterler
        
    • istedikleri
        
    • istemiyorlar
        
    • isteyecek
        
    • istediklerini
        
    • isteyenler
        
    • istiyorlardı
        
    Çoğu zaman, insanlar bu tür şeylerin eski hallerini görmek istiyorlar. TED معظم الناس يودون رؤية أشياءهم القديمة خارج هذا
    Daha sonra biraz müzik dinlemek veya yiyecek sipariş etmek istiyorlar ve itaatkâr kadın kişisel asistanlarına siparişlerini emrediyorlar. TED ومن ثم يودون سماع الموسيقى، وربما طلب الطعام، فيعطون الأوامر لمساعدة صوتية مطيعة.
    Kaç kişi bu grup tarafından soyulmak istiyor? Open Subtitles كم من الناس هنا يودون أن يُحتجزوا بهذه المجموعة؟
    Şimdi, kaç kişi bizim grubumuz tarafından soyulmak istiyor? Open Subtitles الآن كم من الناس هنا يودون أن يُحتجزوا بمجموعتنا؟
    Yani hayatımızda hiç böyle insanlar olmadı, biliyorsun. Bize yardım etmek isteyen. Open Subtitles لم يكن لدينا ابدا اشخاص مثلهم كما تعلم الذين يودون تقديم المساعدة
    Bütün erkekler sinirli olup da evleneceği kızın zehirlenmesini mi ister? Open Subtitles هل تعني جميع الشباب يودون أن يأكلوا طعام مسموم
    Senin kalbini kazanmak isterler, ama ona nasıl değer vereceklerini bilmezler. Open Subtitles انهم يودون الحصول على قلبك و لكنهم لا يعرفون كيف يقدرونه
    Oraya seninle giderdim ama yüzümü tanıyorlar ve onu ezmek istiyorlar. - Ben buralardayken olmaz. Open Subtitles كنت لأذهب معك هناك، لكنهم يعرفون وجهى ولربما يودون أن يلكموننى فيه
    - Güle güle Alicia. - Benimle gel Cruz. İnsanlar seninle tanışmak istiyorlar. Open Subtitles الناس يودون رؤيتك, عليك أن تختلط أنت الفنان
    Bay Weed, Griffin ailesinin çocukları size iyi geceler demek istiyorlar. Open Subtitles سيد ويد اطفال غريفن يودون القول لك ليلة سعيدة
    Şimdi bütün çiçekçiler sana ödünç verdikleri şeyi geri istiyorlar. Open Subtitles الان كل بائعات الزهور سوف . يودون ارجاع كل الزهور التى منحوها لك
    Şimdi bütün çiçekçiler sana ödünç verdikleri şeyi geri istiyorlar. Open Subtitles الان كل بائعات الزهور سوف . يودون ارجاع كل الزهور التى منحوها لك
    Hepsi sevişmek, güzel olmak istiyor. Open Subtitles كلهن يودون ممارسة الحب كلهن يودون الشعور بجمالهن
    Aynı rahatlığı, aynı ürünleri, aynı şansları istiyor olabilirlerdi. Open Subtitles كانوا يودون أن تكون ،لهم نفس وسائل الراحة إستيفان هايم كاتب ألماني شرقي ،نفس السلع، ونفس الفرص
    Bayan, adım Edward Bloom arkadaşlarım gözü görmek istiyor. Open Subtitles سيدتي ، اسمي إدوارد بلوم وهناك بعض الرفاق يودون رؤية عينك
    Ama gerçek fiyasko, benimle çıkmak isteyen pek çok erkeğin olmasıydı. TED لكن الفشل الحقيقي يكمن في أنه كان هناك الكثير من الرجال يودون لقائي.
    Bağlamınızı değiştirip İspanyolca öğrenmek isteyen insanlarla çevrenizi doldurabilirsiniz, hatta daha da iyisi bu insanların sevdiğiniz insanlar olmasıdır. TED بإمكانك محاولة تغيير السياق وإحاطة نفسك بأشخاص يودون التعلم أيضًا، ويستحسن أن يكونوا من الأشخاص الذين تحبهم حقًا.
    Ve bu tabiki varsayımların en büyüğü olan iş iştir, ve hayırseverlik dünyada değişiklik yapmak isteyen insanların aracıdır varsayımının üstesinden geliyor. TED وهذا بالطبع يرمز لأكبر فرضية فيهم أن التجارة تجارة وأن العمل الإنساني هو ناقلة الناس الذين يودون تغيير العالم
    "Bay John Farley'e "Mısır Koçanı Anahtarı" ödülünü vermek ister." Open Subtitles يودون ان يقدموا لك سيد جون مفتاح كأس الذرة
    Evet, belki, kız kardeşim ve kocası da bizimle birlikte gelmek isterler. Open Subtitles اعتقد اني استطيع ان اسال اختي و زوجها اذا كانوا يودون المجئ
    Duraklatmadan seyirciler, dinlemek istedikleri dili seçebilir. TED بدون أي فواصل، وبإمكان الجمهور اختيار اللغة التي يودون الاستماع لها.
    Siyaset biliminde derece sahibi, iş hayatında başarılılar, girişimciler. Aslında yaptıkları şeyi yapmak istemiyorlar. TED لديهم شهادات في العلوم السياسية، درجات في الأعمال انهم رجال أعمال ، إنهم لا يودون عمل ما يفعلونه الآن
    Şart değil. Satmak istersek almak isteyecek bir sürü kişi tanıyorum. Open Subtitles اعرف العديد من الناس اللذين قد يودون شراؤه إن قررنا بيعه
    İşverenlerin yeniden başlayanlarla ilgili ikinci endişesi ise, ne yapmak istediklerini bilmediklerini düşünmeleri. TED الأمر الثاني المهم لدى أصحاب العمل حول المستأنفين هو أنهم قلقون أن المستأنفون لا يعلمون ما يودون القيام به.
    İsteyenler çıkıp, onun hakkında birkaç şey derler diye düşündüm. Open Subtitles وربما بعض الناس يودون قول بعض الأشياء لذكراها إذا أرادوا
    - Cuma günü. Sizi mutlaka görmek istiyorlardı. Onlara Trouville'de annenizin yanında olduğunuzu söyledim! Open Subtitles الجمعة، كانوا يودون رؤيتك، أخبرتهم أنك في تروفيل عند والدتك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more