"يود أن" - Translation from Arabic to Turkish

    • ister
        
    • isteyen
        
    • etmek istiyor
        
    • istediğini
        
    • istemiyor
        
    • istiyormuş
        
    • vermek istiyor
        
    • istemez
        
    • istediği
        
    • istemiyordu
        
    Çünkü herkes bunu hissetmek ister. Her şey sessizdir, anlıyor musun? Open Subtitles لأن الجميع يود أن يشعر بذلك النسيم فتصبح الأجواء هادئة جدًا
    Burada kaç kişi en az 80 yaşına kadar yaşamak ister? TED كم شخصاً هنا يود أن يحيى إلى أن يبلغ الثمانين من العمر على الأقل؟
    Sana işin içinde olduğunu göstererek seni etkilemek isteyen düşük seviyeli biri lazım. Open Subtitles أنت تريدين شخصاً ذو عمل صغير يود أن يبهرك بتظاهره بأنه ذو شأن
    Sonsuza dek yaşamak isteyen, başarılı, güçlü ve zengin bir adam hakkında. TED وتدور قصتها عن رجل غني ، ناجح ، قوي، يود أن يعيش للأبد
    Düğüne davet edilmeyi beklemiyormuş. Teşekkür etmek istiyor. Open Subtitles لم يتوقع أن يكون مدعوا للزفاف لذا يود أن يشكرك
    Öte yandan, bu şekilde ölmek istediğini söylerdi hep. Open Subtitles ‏ من ناحية أخرى، تلك هي الطريقة التي كان دوما يقول إنه يود أن يموت بها.
    Evet, senin boynuzlu çocuklarına bakıcılık yapmak istemiyor. Open Subtitles نعم ، لا يود أن يصبح جليس لأطفالك بقرونهم
    Kızlar, eminim Sör Hilary bize Londra'daki Armada Heyetini anlatmak ister. Open Subtitles فتيات، أنا متأكدة ان السيد هيلاري يود أن يخبرنا حول كلية الأسلحة في لندن
    Belki Herman vazgeçmeden önce onun bir ülkeyi patlattığını görmek ister. Open Subtitles ربما هيرمان يود أن يراها يفجر البلاد قبل أن يستسلم
    Belki karar vermeden önce yüzümü görmek ister. Open Subtitles ربما إنه يود أن يرى وجهها قبل أن يقرر أجل ..
    Kim dağıtmak ister? Open Subtitles أوراق معلومات للإتِّصَال الآن ، مَنْ يود أن يُوزِّعهم؟
    Ne tür bir salak bu arabaları kullanmak ister. Open Subtitles أي نوع من الحمقى يود أن يقود واحدة منها؟
    Ne tarz bir adam çocuk gibi muamele görmek ister ki? Open Subtitles ومن هو الرجل الذي يود أن يعامل مثل الطفل؟
    Bu bir bağlantıydı, Tanzanya'da Afrika'nın ilk teletıp merkezini geliştirmek isteyen biriyle bir toplantı. TED كانت هذه وصلة، لقاء مع شخص يود أن يطور أول عيادة أفريقية تطبيبية عن بعد، في تنزانيا
    ABD Başkanı olmak isteyen bir adam için küçük bir adım ve bunu elde edebilecek kadar parası olan biri. Open Subtitles مجرد خطوة صغيرة لرجل يود أن يكون رئيس الولايات المتحدة
    Sadece küçük bir adım ile, Birleşik Devletler Başkanı Olmak isteyen ve bunu gerçekleştirebilmek için nakite, Open Subtitles مجرد خطوة صغيرة لرجل يود أن يكون رئيس الولايات المتحدة
    Düğüne davet edilmeyi beklemiyormuş. Teşekkür etmek istiyor. Open Subtitles لم يتوقع أن يكون مدعوا للزفاف لذا يود أن يشكرك
    Sanırım öyle de devam etmek istiyor, değil mi? Open Subtitles حسناً، أظن أنه يود أن يُبقي الأمر كذلك، أليس كذلك ؟
    Telsizle bildirdi, biraz daha kalmak istediğini söyledi. Open Subtitles أبرق في وقت سابق، قال أنه يود أن يبقى لمدّة أطول.
    Ama yine de neredeyse bu gerçeği kabul etmek istemiyor gibi. Open Subtitles ورغم ذلك تقريباً فإنه لا يود أن يكون ذلك حقيقي
    Avatar yolculuğumda bir sonraki aşamaya geçmemde bana yardım etmek istiyormuş. Open Subtitles يود أن يساعدني في إتخاذ الخطوة القادمة في محنة الآفاتار
    Görünüşe bakılırsa, bu adam kariyerine de zarar vermek istiyor. Open Subtitles يبدو أن ذلك الرجل يود أن يذيع الأمر في مقر عملك
    Sence Amerikan ordusu birkaç yıldır nerede olduğunu bilmek istemez mi? Open Subtitles ألا تعتقد أن الجيش الأمريكي يود أن يعرف أين كنت خلال العامان الماضيان؟
    Bugün, çoğumuzun inanmak istediği şey İnternetin özel bir alan olduğudur; değil. TED واليوم، الكثير منا يود أن يعتقد أن الإنترنت هو مكان خاص؛ هو ليس كذلك.
    Tabii ki havalı olan kimse balonun organizasyonu için yardım etmek istemiyordu. Open Subtitles بوضوح, لا أحد من الشباب العصريين يود أن يساعد في تنظيم الحفل

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more