Felton'ın kafatasından alınan örnekte uranyum çıkmış. | Open Subtitles | انا اسمع هذا,غريغ وجد يورانيوم في العينة من جمجمة فيلتون |
Onlar 12-ayar, zırh delici uranyum kurşun. | Open Subtitles | أولئك مقياس 12، مخترق الدروع قذائف يورانيوم. تشارلي. |
İlk uranyum atomu parçalandığında ortaya çıkan enerji sadece bir kum tanesini yerinden oynatmaya yetiyordu. | Open Subtitles | الطاقة الناتجة من انشطار أوّل ذرّة يورانيوم كانت تكفي لتحريك ذرّة رمل وحسب. |
Zincirleme reaksiyonunun son evresine gelindiğinde yaklaşık iki milyon milyon milyon milyon uranyum atomu parçalandı. | Open Subtitles | بحلول الجيل النهائي من التفاعل المتسلسل انشطر ما يقرب من 2 مليون مليون مليون مليون ذرّة يورانيوم. |
- Kamistanlı bir terör hücresi yüksek seviyedeki bir uranyumu şehre sokmaya çalışıyor. | Open Subtitles | توجد خلية ناشطة للجمهورية الإسلامية تحاول تهريب يورانيوم عسكري إلى داخل المدينة |
Hayır, çünkü bir yığın Uranyumun üstüne oturduğumuz için. | Open Subtitles | لا . ذلك لأننا نجلس على كومة يورانيوم |
Fiberoptik kablo uranyum 235 "Q Bulvarı"na iki bilet yedi milyar kadar ceset torbası... | Open Subtitles | كابل الألياف البصرية يورانيوم 235 تذكرتان للجادة كي |
Titanyum kovanlar, seyreltilmiş uranyum mermiler Onun işaretleri | Open Subtitles | التيتانيوم يَقْصفُ، رصاص يورانيوم منضّبِ هو توقيعُه |
Eğer uranyum değilse, başka bir tür toksin olmalı. | Open Subtitles | إذا لم يكن يورانيوم لابد أنه سم من نوع ما أو لاشئ علي الإطلاق |
Her gün kahvaltıda uranyum mermileri yese bile son iki günde verdiğimizden fazlasına maruz kalmış olamaz. | Open Subtitles | حتي لو أكل رصاصات يورانيوم منهوكة هذا الصباح، لازال هذا تعرض أقل مما عرضناه له خلال يومين ماضيين |
Sarı kek uranyum, savaş başlıkları, tüm üretim hattı. | Open Subtitles | يورانيوم مخصب ، رؤوس حربية إنه خط إنتاج كامل |
Aslında, kutuda ki madde uranyum değil. | Open Subtitles | في الواقع ، المواد الموجودة بالصندوق ليست يورانيوم |
Rus mafyasının elinde silah olarak kullanılacak uranyum var. | Open Subtitles | لديك يورانيوم معد لتصنيع الأسلحة النوويية بين يدي عصبة من رجال المافيا الروسية |
Görünüşe göre hükümetin süper bilgisayarını hackleyip İç Güvenlik Bakanlığı sizi annenize ispiyonlamadan uranyum alamıyorsunuz. | Open Subtitles | يبدو أنه لا تستطيع اختراق كمبيوتر حكومي خارق وثم تحاول شراء يورانيوم |
Tükenmiş uranyum kabuğuymuş. Askerî malzeme. | Open Subtitles | إنّها قذيفة يورانيوم مُنضّب، وهي فئة عسكريّة |
Şuna bak: demir oksit, kükürt, uranyum, toryum kalsiyum, potasyum ve birazcık silisyum dioksit. | Open Subtitles | ,اكسيد الحديد , الكبريت ,يورانيوم , ثوريوم كالسيوم , بوتاسيوم , اجزاء صغيره من ثاني اكسيد السيلكون |
uranyum rezervi bulduklarını sanıp heyecan yaptılar. | Open Subtitles | مما أصابهم بالحماس لأنهم اعتقدوا أنهم اكتشفوا رواسب يورانيوم |
uranyum içermiyor. | Open Subtitles | لكن ليست النووية، هذه لايوجد يورانيوم فيها. |
Antik tapınaklara gibi opsiyonel turlar var veya bir uranyum madenini ziyaret edebilirsiniz. | Open Subtitles | هنالك جولات إختيارية لمعابد قديمة أو يمكنكم زيارة منجم يورانيوم |
Amerikalı bilim adamlarının yanında, silah kalitesinde uranyumu, nükleer enerji yerine kullanılabilen yakıt türlerine dönüştürmeye çalıştılar. | TED | عملوا جنباً إلى جنب مع العلماء الأميركيين لتحويل يورانيوم الأسلحة النووية إلى نوع من أنواع الوقود التي يمكن استخدامها للطاقة النووية بدلاً عن ذلك. |
Ordudaki karşıtlarının hepsini tasfiye ederse Uranyumun bir değeri kalmayacak. | Open Subtitles | فإن استطاع تطهير جميع معارضيه في الجيش لن يعد الـ"يورانيوم" ذو فائدة |
Seyreltilmiş uranyumdan. Askeri malzeme. | Open Subtitles | إنّها قذيفة يورانيوم مُنضّب، وهي فئة عسكريّة |
Uranyumoksit. | Open Subtitles | يورانيوم الكعكة الصفراء |