"يوزع" - Translation from Arabic to Turkish

    • dağıtıyor
        
    • dağıtan
        
    • dağıtır
        
    • dağıttı
        
    • dağıtılmasını
        
    Manny, örnekleri dağıtıyor Pasadena'da yaşIı bir kadın bunu bodrum katında yetiştiriyor. Open Subtitles ماني، إنه يوزع عينات منه سيدة عجوز من باسادينا تزرعه عندها في القبو
    Yemek tabağı genişliğindeki ayakları ağırlıklarını dağıtıyor ve yumuşak kuma batmalarını önlüyor. Open Subtitles فالخف الذي يصل إلى حجم الطبق يوزع الوزن مما يمنع غوصهم في الرمال الناعمة
    Castro taraftarı komünist broşürleri dağıtıyor. Open Subtitles يوزع منشورات شيوعية تدعم كاسترو
    - Gücü, sağ ve sol lastiklere aynı anda eşit olarak dağıtan bir sınırlı kaymalı diferansiyeldir. Open Subtitles هو تفاضل الهفوات المحدودة الذي يوزع القوة على كلٍ من الإطارين
    Ordu her askere sıtmadan koruyucu ilaç dağıtır. Open Subtitles الجيش يوزع دواء مضادا للملاريا و كان يفعل ذلك منذ عشر سنين
    Silahçı Marlon kapı kapı dolaşıp kendi yaptığı silahları dağıttı. Open Subtitles ثم قام مارلون بالذهاب الى بيوت جميع الناس هنا وقام بطرق جميع الأبواب يوزع الأسلحة و يعلم الناس كيفية استخدامها
    Bu nedenle başkan olarak ilk icraatım stoklarımızdaki yiyeceklerin bir an önce dağıtılmasını emretmek olacak. Open Subtitles ولذا.. بصفتيي مامور للبدة.. امر بان يوزع الطعام من المخازن فورا.
    Benden daha iyi dağıtıyor. Open Subtitles انه يوزع الأوراق افضل . مما انا افعل
    Ama bu süre içinde Lapidus bağış dağıtıyor. Open Subtitles لكن خلال هذا الوقت لابيدوس يوزع المنح
    Bedavaya kızılcık sosu dağıtıyor. Open Subtitles إنه يوزع صلصة التوت البري بالمجان.
    Roman giriş kartlarını bazı kişilere dağıtıyor. Open Subtitles (رومان) يوزع بطاقات المفاتيح خاصّته لبعض الأشخاص
    Peki bu hapları kim bedavaya dağıtıyor? Open Subtitles من يوزع هذه الأدوية مجانا ؟
    Marcel, zehiri bulunan tüpleri herkese dağıtıyor olabilir. Open Subtitles (مارسل) ربما يوزع قواريرًا من سمه على أي أحد.
    Dobbs aldığı rüşvetleri adadaki resmi görevlilere dağıtıyor. Open Subtitles هكذا (دوبز) يوزع الرشوة لشرطة الجزيرة
    Sosisli kostümü giymiş kupon dağıtan adam değildi, değil mi? Open Subtitles لا تقول الرجل الذي يوزع الكوبونات وهو مرتدي زي الهوت دوج, اليس كذلك ؟
    Malını dağıtan adamın hala o federal memura erişimi var mı? Open Subtitles .... الرجل الذي يوزع أشيائك هل لديه القدرة على ولوج كمبيوتر الفيدراليين الرئيسي؟
    Kilisenin dışında da broşür dağıtan bir çocuk vardı. Open Subtitles كرقائق ورقية - وكان هناك صبي يوزع المنشورات -
    Bir soda makinesi daha iyidir, çünkü soda dağıtır. Open Subtitles آلة الصودا أفضل لأنه يوزع الصودا.
    Kartları, seni zayıflığında yakalamak için dağıtır.. Open Subtitles فهو يوزع الأوراق ليقبض عليك,
    Roma'ya büyük zaferler kazandırdı, insanlara para dağıttı. Open Subtitles إذ قدم إلى روما انتصارات حربية عظيمة , و كان يوزع المال
    Bunları dağıttı. Open Subtitles كان يوزع هذه.
    Bu nedenle başkan olarak ilk icraatım stoklarımızdaki yiyeceklerin bir an önce dağıtılmasını emretmek olacak. Open Subtitles ولذا.. بصفتيي مامور للبدة.. امر بان يوزع الطعام من المخازن فورا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more