"İşler değişti, o isilik değilmiş eve gelmeme izin vermiyorlar." | Open Subtitles | أتضح أنه ليس طفح جلدى و لَنْ يَتْركوني أَرْجعُ للبيت. |
Keşke ölmüş olsaydım diye düşünüyorum. Keşke buna izin verselerdi. | Open Subtitles | أفكر بصدق بأنّه كان يَجِبُ أنْ أَمُوتَ كان يَجِبُ عليهم أنْ يَتْركوني |
Onları döllememe izin vermiyorlar. | Open Subtitles | هم فقط لَنْ يَتْركوني أُخصّبُهم. |
Büyükler izin vermiyor. | Open Subtitles | الشيوخ لَنْ يَتْركوني. |
Fotoğraflarımı asla alamayacağımı bilmek çok üzücü çünkü artık tribünlere girmeme izin vermiyorlar. | Open Subtitles | ومَا سَأَستعيدُ صوري، الذي a خزي حقيقي... ' يَجْعلُ هم لَنْ يَتْركوني تحت bleachers أكثر. |
- Orada sigara içmeme izin vermediler. | Open Subtitles | هم لا يَتْركوني أدخن هناك. |
Yarışmama izin vermezler. | Open Subtitles | هم لَنْ يَتْركوني أَتسابقُ. |