Şimdi otur ve bugün üçüncü kez olarak ağzını bulmaya çalışarak kendini ahmak yerine koy. | Open Subtitles | الآن، يَجْلسُ , وللمرّة الثالثة اليوم، صنع ساذج نفسك صَعِب لإيجاد فَمِّكَ. |
Şimdi otur ve bugün üçüncü kez olarak ağzını bulmaya çalışarak kendini ahmak yerine koy. | Open Subtitles | الآن، يَجْلسُ , وللمرّة الثالثة اليوم، صنع ساذج نفسك صَعِب لإيجاد فَمِّكَ. |
Görüşmeci oturana kadar veya sana otur diyene kadar oturmayacaksın. | Open Subtitles | ليس حتى المقابل يَجْلسُ أَو هو يَدْعوك للجُلُوس. |
Övünme yaşlı kadın Ölümün o kafeste oturuyor ve seni duyuyor. | Open Subtitles | لا تُفتخري بذلك، أيتها العجوز إن موتُكَ يَجْلسُ في ذلك القفصِ وهي تَسْمعُك |
Jeffrey, o bebeğin babası. O yüzden oturun. | Open Subtitles | جيفري أبُّ الطفل الرضيعَ، يَجْلسُ لذا. |
Şimdi oturup bir içki iç. İstersen bir sigara tüttür! | Open Subtitles | يَجْلسُ لذا، يَتناولُ a شراب، دخان a سيجارة ifyou مثل. |
Bırak orada bir süre otursun, muhtemelen sıkılıp gider. | Open Subtitles | فقط اتركة يَجْلسُ هناك لفترة و من المحتمل ان يمل و يرحل |
Feribota bindiğimizde Martin arabada oturur. | Open Subtitles | يَجْلسُ مارتن في سيارتِه عندما نَذْهبُ على العبّارةِ إلى الجزيرةِ. |
Öylece otur orada, ve ben kendi onurumu savunayım. | Open Subtitles | فقط يَجْلسُ هناك، وأنا سَأُدافعُ شرفي الخاص. |
Bence git koltukta otur, bundan sonrasını biz halledelim. | Open Subtitles | تَعْرفُ ما؟ فقط يَجْلسُ على الأريكةِ. نحن سَنَأْخذُه مِنْ هنا. |
Pekala, otur, otur. | Open Subtitles | بخيربخير،موافقة،رجل. حَسَناً، يَجْلسُ، يَجْلسُ. |
Niles lütfen dolaşıp durma. otur. | Open Subtitles | النيل، رجاءً، تَتوقّفُ عن الحَوْم وفقط يَجْلسُ , hmm؟ |
Şimdi şuraya otur, kız gibi davran. | Open Subtitles | يَجْلسُ الآن هنا ويَدّعي لأَنْ يَكُونَ a بنت. |
Sadece otur ve dinle, teşekkürler. | Open Subtitles | فقط يَجْلسُ ويَستمعُ. شكراً لكم. |
Dostum bence otur ve eğlenceyi kaçırma. | Open Subtitles | الرجل، يَجْلسُ. أنت لَسْتَ ذاهِباً إلى يَتغيّبُ wanna عن هذا. |
Arkandaki balkonda bir kadınla iki erkek oturuyor. | Open Subtitles | هناك سيدة ورجلان يَجْلسُ خلفك على الشرفةِ. |
Şu an holde oturuyor, görmelisin onu. | Open Subtitles | تَحتاجُ لرُؤيته وهو يَجْلسُ خارج في القاعةِ الآن |
oturun, Teğmen. | Open Subtitles | يَجْلسُ , مُساعد. |
Gündüz burada oturup, tek işi ders dinlemek olan kişiyi kıskanıyorum. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أَنا غيورُ تقريباً مَنْ يَصِلُ إلى يَجْلسُ هنا |
Babam ortamıza otursun. | Open Subtitles | أخبرْك الذي، لماذا نَتْركُ أَبّاً يَجْلسُ بيننا؟ |
Babamın nesli geceleri oturur, radyo dinler, kendinden geçermiş. | Open Subtitles | نعم، ناس جيلِ الأَبِّ يَجْلسُ حول في الليل، إستِماع إلى الراديو، شَادِه جداً. |
Küçüklüğümden beri o hamburger ekmeğinin üzerinde oturuyordu. | Open Subtitles | هو يَجْلسُ على تلك الكعكةِ منذ أنا كُنْتُ a بنت صغيرة! |
Gidip kanepede otursana tatlım,.. | Open Subtitles | العسل، الذي لا أنت فقط يَذْهبُ يَجْلسُ على الأريكةِ؟ |
BERABER OTURACAKSINIZ. | Open Subtitles | يَجْلسُ سوية. |