Üzgünüm ama Roz'u geri getiremeyeceğim konusunda biraz panikliyorum da. | Open Subtitles | l'm فقط القطعة الأقل مذعورة l'll أبداً لا يَستعيدُ روز. |
İşime geri dönmediğim için böyle davranıyorumdur. | Open Subtitles | حَسناً، لَرُبَّمَا الذي لأن لَستُ يَستعيدُ شغلي. |
Tabiki, bölge başsavcısı soruşturmacıları hala peşimdeler, ama davamı kapatıp, ismimi temize çıkarıp, bana hüviyetimi geri verebilirsin. | Open Subtitles | بالطبع، دي أي المحقّقون ما زالَ بعدي، لَكنَّك يُمْكِنُ أَنْ تَغْلقَ تلك الحالةِ، برّئْي، يَستعيدُ هويتي. |
Ve eğer boşanırsa parasını geri alacak. | Open Subtitles | لذا هو يَستعيدُ المال إذا يُطلّقُ. |