"يَلْبسُ" - Translation from Arabic to Turkish

    • giymiş
        
    • giydiği
        
    • giyer
        
    • giyip
        
    • takıyor
        
    • giyiyordu
        
    • giyiyormuş
        
    • Spor
        
    • takıyordu
        
    • giydiğini
        
    - Bu o! Benim elbiselerimi giymiş! - Yakalayın onu! Open Subtitles ـ هذا هو يَلْبسُ ملابسَي ـ اقبضوا عليه يا رجال!
    Kız adamın ellerini tırmalıyor ama adam eldiven giymiş. Doktor eldiveni. Open Subtitles تَخْمشُ أيديه لَكنَّه يَلْبسُ قفازاتَ الطبيبِ،
    O gün giydiği ayakkabıları kontrol etmenizi istiyor. Open Subtitles يُريدُك لتَدقيق الأحذيةِ بأنّه كَانَ يَلْبسُ ذلك اليومِ.
    Genellikle beyaz keten bir takım, siyah kravat giyer ve altın mücevher takar. Open Subtitles يَلْبسُ عادة بدلة كتّانية بيضاء، و جرافت اسود، ومجوهرات، كُلّها من الذهب.
    Hatta iççamaşırı giyip giymediğini söyleyemiyorum. Open Subtitles أنا لا أَستطيعُ الإخْبار حتى إذا هو يَلْبسُ الملابس الداخلية.
    Evin içinde güneş gözlüğü takıyor. Open Subtitles يَلْبسُ النظارات الشمسيةَ في البيتِ
    Beyaz bir hastane elbisesi gibi bir şey giyiyordu. Open Subtitles لقد كَانَ يَلْبسُ مثل رداء المستشفى الابيضِ.
    Alvarado'nun sahip olduğu her şey bu,... ve onu yakaladıklarında bunları mı giyiyormuş? Open Subtitles الآن، هذا كُلّ شيءُ ألفارادو كَانَ عِنْدَها وكَانَ يَلْبسُ متى يَعتقلونَه؟
    Çizgili gömleği, bej pantolonu ve Spor ayakkabıları vardı. Evet. Open Subtitles هو كَانَ يَلْبسُ a خطّطَ قميصاً، أقمشة الخاكي، أحذية رياضة.
    Evet ama saldırgan, bu eldivenlerden takıyordu, değil mi? Kız adamın ellerini tırmalamaya çalışınca parmakları eldivenin içine girdi belki de. Open Subtitles قُلْ هو يَلْبسُ القفازاتَ، تَبْدأُ بخَمْش أيديه.
    Bana iç çamaşırı giydiğini söylemiştin. Open Subtitles أخبرتَني هو كَانَ يَلْبسُ الملابس الداخلية.
    Ortağım Walter prototip bir yarış takımı giymiş. Open Subtitles أوه، ي. شريكي، والتر، يَلْبسُ سباق ترسِ نموذجِنا.
    Mavi takımını giymiş olabilir, bilemiyorum, tamam, evet teşekkürler. Open Subtitles لَرُبَّمَا هو كَانَ يَلْبسُ بدلته الزرقاء لا أَعْرفُ نعم
    Suç mahallinde olmadığını kanıtlayamıyor Ve kayıp paltoyu giymiş. Open Subtitles هو ما عِنْدَهُ عذرُ، وهو كَانَ يَلْبسُ المعطف المفقود.
    Gölden çıkardığımız çiftçinin giydiği tişört ile aynı desen. Open Subtitles هو نفس النمطِ كالواحد ذلك المزارعِ كَانَ يَلْبسُ
    Max Ferris'in morgdayken giydiği elbiseyle aynı. Open Subtitles نفسها كالفانيلة ماكس فيرس كَانَ يَلْبسُ في المشرحةِ.
    KGB nişancıları genelde çelik yelek giyer. Open Subtitles عادة ما يَلْبسُ قنّاصو الكْي جي بي الصديري الواقي.
    Belki de görgü tanıklarını şaşırtmak için devrimci kıyafeti giyer. Open Subtitles ربما يَلْبسُ ثوري ملابس حربِ فخمة لتَشويش الشهودِ.
    Boğa fötr şapka giyip iskelede balık tutuyor muydu? Open Subtitles كَانَ الثورَ يَلْبسُ a porkpie قبعة وصيد سمك مِنْ a حوض سفن؟
    Hâlâ nikâh yüzüğünü takıyor. Open Subtitles هو ما زالَ يَلْبسُ خاتم زواجه.
    Tanrım, aslan tapınağında bir çeşit şal giyiyordu. Open Subtitles يا الهي، يَلْبسُ نوع من شال يصبح منظره كالأسد
    Andy, kaybolduğu gece pijama giyiyormuş. Open Subtitles أندي كَانَ يَلْبسُ بيجاما الليل إختفى.
    Spor dergisi mayo özel sayısı. Open Subtitles "يَلْبسُ lllustrated " كسوة السباحة lssue!
    Kısa saçlı, sıska ve gözlük takıyordu. Open Subtitles كَانَ عِنْدَهُ شَعرُ قصيرُ، نحيل وكَانَ يَلْبسُ الأقداحَ.
    Eğer yalnızsa, pantolon giydiğini sanmıyorum. Open Subtitles إذا فاس لوحدها، أَحْزرُ بأنّه لا يَلْبسُ الملابس الداخلية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more